6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde, mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunması aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi, ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Başvuru, aleni olmayan bir konuşmanın hukuka aykırı şekilde kayıt altına alınmasına yönelik şikâyet üzerine yapılan soruşturmanın devletin pozitif yükümlülüklerine uygun yürütülmemesi nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvurucu; borç ilişkisiyle ilgili konuşmasının, planlı şekilde ve suç kastıyla hareket edilerek aleni olmayan bir ortamda kayıt altına alındığını ve bu kaydın şüpheli olarak bulunduğu bir ceza soruşturması dosyasına sunulduğunu belirterek
Anayasa Mahkemesinin kabul ettiği standartları uygulamayan idare ve bölge idare mahkemesinin başvurucunun bir disiplin cezası ile cezalandırılmasının zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyduğunun kabul edilmesi mümkün olmamıştır.
Avukatlık Büromuz ortaklarından Av. Sibel ÖZTÜRK tarafından kaleme alınan "Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Kapsamında Uygulanan İdari Para Cezaları" adlı çalışma, Yetkin Hukuk Yayınları tarafından basılarak satışa sunulmuştur.
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma MADDE 217/A- (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. (2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
Anayasa Mahkemesi önüne Zülküf KILIÇ tarafından bireysel başvuru yoluyla gelen konu hakkında; 14/9/2022 tarihli ve R.G. Tarih ve Sayı: 11/10/2022-31980 numaralı kararıyla, kamu görevlisine karşı hukuksuz olarak çokça kere başlatılan disiplin soruşturmaları ve bu kapsamda verilen disiplin cezaları psikolojik taciz niteliğinde olup Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlali anlamı taşıdığına hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 193. maddesinin (2) numaralı fıkrasını Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerine aykırı olduğu iddiası ile incelemeye almış ve 08.09.2022 tarihinde E. 2021/118 K. 2022/98 sayılı kararıyla Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırı bularak iptaline karar vermiştir. İptal kararı yasal boşluk oluşturmamak adına Resmî Gazete’de yayınlanmasının (R.G. Tarih - Sayı : 4/10/2022 – 31973) ardından 6 ay sonra yürürlüğe girecektir.
Olay, eğitim durumuna uygun kadrolardan birine atanmak isteyen başvurucunun bu isteminin reddine karar verilmesi sonucunda işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemece iptaline karar verilmesi amacıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasıdır.
Rekabet Kurulu tarafından 4054 sayılı Kanun’un 15. ve 16. maddeleri göz önüne alınmak suretiyle; yerinde incelemenin başlangıç anından sonra teşebbüse ait bazı verilerin teşebbüsün Yönetim Kurulu Üyesi ve Satış Müdürünün e-posta hesaplarından silinmesi, ayrıca kullanılan bir mobil cihazdaki WhatsApp uygulamasından rakip teşebbüs temsilci ile gerçekleştirilen yazışmanın silinmesi gerekçeleriyle meslek personelinin incelemede elde edebileceği olası delil ve bulgulara erişiminin zorlaştırıldığı ve yerinde incelemenin engellendiği/zorlaştırıldığı sonucuna ulaşılmıştır
3194 sayılı İmar Kanunu 8. maddesinin (b) bendinin 8. paragrafında, “kesinleşen imar planları veya parselasyon planlarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren her halde beş yıl içinde dava açılabilir”, denilmektedir.
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, “kentsel dönüşüm projesi kapsamında hak kazanılan artan hisse bedelinin ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği” iddialarına ilişkin yapılan başvuruyu 10.05.2022 tarihli kararı ile neticelendirerek; başvuruculardan biri yönünden Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİ ve Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİ sonucuna varmıştır. Söz konusu karar, 29.06.2022 tarih ve 31881 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi 7/4/2022 tarihinde, M.U.’nun 2020/18546 numaralı başvurusunda, Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edilmediğine karar vermiştir.
Özelleştirme Yoluyla Devralmaların Hukuki Geçerlilik Kazanabilmeleri İçin Rekabet Kurumuna Yapılacak Ön Bildirimlerde ve İzin Başvurularında Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazetede Yayımlanmıştır.