Başvuru; hukuk davasında delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasında hata yapılarak adil olmayan bir karar verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, davanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. Yargıtayın onama kararının taraflara derhâl tebliğ edilmemiş olmasının Kanun'un emredici hükmüne aykırı olduğu özellikle vurgulanmalıdır. Dolayısıyla dava tarihi ile Yargıtay’ın nihai karar olan onama kararının tarihi esas alınmak suretiyle tespit edilen 7 yıl 8 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna ulaşmıştır.
Başvurunun Konusu: Başvuru, aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu eşlerin birbirleriyle yeterli şekilde iletişim kuramamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuruya Konu Olaylar: Başvurucu, Tarsus 3 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda; başvurucunun eşi ve küçük çocuğu ise aynı yerleşkede yer alan Tarsus Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunmaktadır.
Başvurunun Konusu: Başvuru, bir gazetede editör olarak çalışan başvurucunun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar nedeniyle iş akdinin feshedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir. Başvurucunun iddiası: Başvurucu, özel hayatında yaptığı ve herhangi bir hakaret ya da aşağılama içermeyen paylaşımlarından hangisinin ne şekilde iş hayatını etkilediği gerekçelendirilmeden iş akdinin feshedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Başvuru; işçilik alacağı nedeniyle açılan davaların aynı maddi olaya dayanılarak açılan başka davalarda verilen kararlardan aksi bir sonuca ulaşılarak reddedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, yargısal sürecin uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. Başvurucunun kendisi ile aynı durumda olan ve aynı işyerinde çalışan işçilerin açtığı davalarda aynı maddi vakaya ilişkin olarak tamamen aksi yönde değerlendirmede bulunan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, başvurucunun itirazı ile ilgili olarak kararında herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Dolayısıyla davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olan söz konusu itirazlara karşı hangi şekilde sonuca ulaşıldığının başvurucu ve üçüncü kişiler tarafından objektif olarak anlaşılmasına imkân verecek düzeyde ilgili, makul ve yeterli bir gerekçe ile açıklanmadığı anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi, öğrencilerin ifade özgürlüğüne yönelik olarak getirilen düzenlemeler açısından eğitimin derecesi büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda disipliner kısıtlamaya maruz kalan bireyin hangi derecede eğitim aldığı ehemmiyet taşır. Bu bağlamda özgür düşüncenin ve eleştirel aklın beşiği olarak görülen üniversitelerde farklı düşüncelere sahip üniversite öğrencilerine daha fazla hoşgörü gösterilmesi gerekmektedir. Söz konusu görüş ve fikirler tartışmalı olsa veya rağbet görmese dahi ifade etme özgürlüğünün sıkı korumasından yararlanması gerektiğini belirtmiştir.
Başvurucu, boşanma davasında alınan gizlilik kararının Mahkemece re’sen kaldırılmasının cinsel hayatıyla ilgili olarak dosyada bulunan delillerin açık duruşmalarda sergilenmesine neden olacağından özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; somut olaya, mevzuat hükümlerine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına yönelik açıklamalara yer verildikten sonra inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
Başvuru, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle teknikerlik görevine başlatılmama işlemine karşı açılan iptal davasında davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
Başvurucu; hakkında açılan davada, istinaf kanun yolu harç ve posta giderlerini karşılama imkânı olmadığından adli yardım talebinde bulunduğunu ve talebine dayanak olarak başka mahkemelerin adli yardım kabul kararlarını Mahkemeye sunduğunu, ceza infaz kurumunda bulunduğunu, Mahkemece kabul edilebilir bir değerlendirme yapılmadan talebinin reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Mustafa Karakuş tarafından bireysel başvuru yoluyla önüne gelen konu hakkında; 17/01/2023 tarihli ve R.G. Tarih ve Sayı: 28/02/2023-32118 numaralı kararıyla kanunda kabahat olarak sayılmayan bir fiilden dolayı idari para cezası uygulanması nedeniyle, Anayasa’nın 38. Maddesinde güvence altına alınan suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiği yönünde karar vermiştir.
28 Şubat 2023 Tarihli ve 32118 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararına göre 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na ekli 5281 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değiştirilen (1) Sayılı Tablo’nun “II. Kararlar ve mazbatalar” başlıklı bölümünün 5766 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle değiştirilen (2) numaralı fıkrasına 6728 sayılı Kanun’un 28. maddesiyle eklenen parantez içi hükmün ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Teşebbüs tarafından, söz konusu ara karara istinaden hazırlanıp gönderilen uzlaşma metninde ihlalin varlığı ve kapsamı ile uzlaşma ara kararında öngörülen azami idari para cezası oranı ve tutarı teşebbüs tarafından açıkça kabul edilmiş ve netice itibariyle uzlaşma usulü sonucunda Kurulca, adı geçen teşebbüse, 2021 yılı gayrisafi gelirleri üzerinden nihai olarak 48.521.080-TL tutarında idari para cezası uygulanmasına ve böylece soruşturmanın Numil Gıda Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. bakımından uzlaşma usulü ile sonlandırılmasına karar verilmiştir.
“Maddi ve manevi tazminat: Madde 90 – (Değişik:14/4/2016-6704/3 md.) Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda (…)(2) öngörülen usul ve esaslara tabidir. (Ek cümle:9/6/2021-7327/18 md.) Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak, b) Destekten yoksun kalma tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır.
Sanıklar hakkında kasten yaralama ve tehdit suçlarından açılan davalarda itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler, iptali için başvurmuştur. Başvuru kararlarında özetle; itiraza konu kurallarla yalnızca mağdurun cinsiyeti gözetilerek cezaların alt sınırlarının farklı düzenlenmesinin kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal ettiği belirtilmek suretiyle kuralların Anayasa’nın “Başlangıç” kısmı ile 2., 5. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4054 sayılı Kanun’un 15. ve 16. maddeleri göz önünde bulundurulduğunda; yapılan uyarılara ve saat 12:00–16:00 arası beklenilmesine rağmen meslek personelinin incelemeyi gerçekleştirmesinin sağlanmaması sebebiyle meslek personelinin incelemede elde edebileceği olası delil ve bulgulara erişiminin engellendiği/zorlaştırıldığı gerekçesiyle Rekabet Kurulu tarafından 08.09.2022 tarihli ve 22-41/560-224 sayılı kararı ile AKCOM’a 4054 sayılı Kanun'un 16. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereğince 2021 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin binde beşi oranında olmak üzere idari para cezası verilmesi gerektiğine ancak bu tutar aynı Kanun maddesi ve “2022/1 sayılı 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 16ncı Maddesinin Birinci Fıkrasında Öngörülen İdari Para Cezası Alt Sınırının 31/12/2022 Tarihine Kadar Geçerli Olmak Üzere Arttırılmasına İlişkin Tebliğ” uyarınca öngörülen ceza alt sınırının altında olamayacağından 47.409 TL idari para cezası verilmesi gerektiğine oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, Demet Demirel ve Diğerleri tarafından bireysel başvuru yoluyla önüne gelen konu hakkında; 1/12/2022 tarihli ve R.G. Tarih ve Sayı: 03/02/2023-32093 numaralı kararıyla atamanın hukuka aykırı olarak geciktirilmesinden dolayı uğranılan parasal hak kayıplarının, İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarının çelişkili olması nedeniyle tam olarak karşılanamamasının başvurucunun mülkiyet hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir.
Rekabet Kurumu’nun 2021-2022 dönemi faaliyetlerinin tüketici faydası üzerindeki etkilerinin tahminine yönelik olarak yapılan bu çalışma sonucunda, muhafazakâr varsayımlar altında Kurum’un faaliyetlerinin tüketicilerin yıllık ortalama 26,55 milyar TL düzeyinde tasarruf etmelerini sağladığı; OECD metodolojisine göre ise bu faydanın yıllık ortalama 67,32 milyar TL seviyesine ulaştığı tahmin edilmektedir.
Başvuru kararında özetle; davacı idare tarafından davalıdan talep edilen alacağın niteliği itibarıyla mali bir yükümlülük olduğu, mali yükümlülüğün nasıl uygulanacağına dair usul ve esasların kanunla belirlenmesi gerektiği, ayrıca söz konusu mali yükümlülüğün mülkiyet hakkına da sınırlama getirdiği ve sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği, yapılacak olan kanuni düzenlemenin ise vergide belirlilik ilkesi gereğince kamu alacağının esaslı unsurlarını içermesi gerektiği ancak itiraz konusu kuralla bu hususların tamamının münhasıran yönetmeliğe bırakıldığı belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
AYM: İdare Mahkemesi’nin genişletici yorumu sebebiyle tapu tahsis belgesinin iptal edilmesi mülkiyet hakkı ihlalidir. Anayasa Mahkemesi, Ercan Mumcu ve Diğerleri tarafından bireysel başvuru yoluyla gelen konu hakkında; 19/10/2022 tarihli ve R.G. Tarih ve Sayı: 27/01/2023-32086 numaralı kararıyla 2981 sayılı Kanuna göre gecekondu ve imar mevzuatına aykırı inşa edilen yapılarda kat ve daire sayısına göre yapılan ayrımın hukuki öngörülebilirliğe aykırı olarak genişletici yorum olduğu gerekçesiyle tapu tahsil belgesinin iptal edilmesinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.