*Av. Yakup ERİKEL, Öğr. Stj. Av. Fatih Alperen ÇELİK
1. GİRİŞ
Uyuşmazlıkların çözümünde alternatif çözüm yolu uygulanan ülkelerde uyuşmazlık henüz mahkemeye intikal etmeden önce çözüme kavuşabilmektedir. Böylece mahkemelerin iş yükü azalmış ve uyuşmazlıklar daha kısa sürede çözüme kavuşmuş olacaktır. Uzlaştırma da ceza hukuku boyutunda kullanılan alternatif çözüm yollarından bir tanesidir.
Uzlaştırma Türk Hukuku’na 06.12.2006 tarihindeki yasa değişikliği ile girmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253’üncü ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Lakin yürürlüğe 2006 yılında giren uzlaştırma 5560 ve 6763 sayılı yasaların kabulüne kadar aktif olarak kullanılamamıştır. Özellikle uzlaştırmanın cezalandırıcı adalet sisteminden çıkartılıp onarıcı adalete dönüştürülmesi hukukumuz açısından önemli bir gelişmedir. Onarıcı adalet, muhakeme sürecinin bütünüyle devlet organları eliyle yürütülmesinden ziyade suçun asıl mağdurunun ve failinin katılımlarıyla suç sonucunda oluşan zararların giderilmesini hedefleyen bir yaklaşımdır.1 Onarıcı adalet, mağdur, fail ve toplum ihtiyaçları arasında denge kurmak suretiyle, suç oluşturan fiillerin karşılığı hususunda yapıcı, sorumluluk yükleyici, toplumsal katılımı teşvik edici bir yaklaşımı ifade etmektedir. Onarıcı adaletin, özellikle cezalandırıcı adaletin sonucu olan hürriyeti bağlayıcı cezanın fail ve toplum üzerindeki etkilerinin, şiddeti azaltma yönünde de bir etkisi vardır.2 Günümüzde uzlaştırma kurumu en fazla tercih edilen alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından bir tanesidir.
Ceza hukukunda uzlaştırma, ceza soruşturması ve davasında tarafsız bir kimsenin arabuluculuğuyla uyuşmazlığın çözülmesi için suçun mağduru ve failinin iletişim kurduğu süreçtir. Uzlaşma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adlî makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir yöntem olup fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak devletin de ceza soruşturması ve kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin, barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurum şeklinde tanımlanmaktadır.3
Bu çalışmada uzlaştırmanın niteliği, hangi suçların uzlaştırma kapsamında olduğu, sürecinin başlaması, uzlaştırma sürecinin içeriği ve uzlaştırma süreci bittikten sonra bu sürecin doğurduğu sonuçlar ele alınacaktır.
2. UZLAŞTIRMA KURUMUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ
Uzlaştırmanın ceza hukuku kurumu mu, yoksa ceza muhakemesi hukuku kurumu mu olduğu tartışmalı bir konudur. Uzlaştırma kurumunun hukuki niteliği derhal uygulanabilirlik ilkesi ve lehe olduğu ölçüde geçmişe uygulanma ilkesinden hangisine tabi olduğunu belirlemede önemlidir. Uzlaştırmaya tabi suçlarda uzlaştırma yapılmaksızın iddianame düzenlenmesi iddianamenin iadesi sebeplerinden bir tanesidir. Uzlaşma, “dava açılmasını engelleyen” muhakeme şartlarındandır. Hal böyle olunca uzlaştırmanın bir ceza muhakemesi kurumu olduğu düşünülse dahi, bir başka bakış açısıyla baktığımızda taraflar arasında uzlaşmanın sağlanmış olması ve uzlaştırma koşullarının gerekleri karşılanmış olması durumunda, failin cezai sorumluluğu ortadan kalkacaktır. Bu bağlamda, uzlaştırma aynı zamanda bir ceza hukuku kurumudur. Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda derhal uygulama ilkesi geçerlidir. Derhal uygulama ilkesi, yürürlüğe giren ceza muhakemesi kurallarının, (aleyhe ya da lehe olup olmadığına bakılmaksızın) yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak işlenen bütün olaylara araya zaman girmeksizin uygulanmasını ifade etmektedir. Derhâl uygulama ilkesinin sonuçlarından biri de önceki kanun döneminde yapılan ve tamamlanmış olan işlemlerin, sonradan yürürlüğe giren kanun bakımından da geçerliliğini koruyacak olmasıdır.
Yargıtay’ın konuyla ilgili görüşü: ‘‘Uzlaşmayı; a- Kamu davasının açılmasını engelleyen uzlaşma ve b- Usulüne uygun olarak açılmış kamu davasının, taraflarının iradelerine uygun olarak çözümlenmesini sağlayan uzlaşma, şeklinde bir tasnife tabi tutmak mümkündür. Uzlaşmayla failin cezalandırılması olanağı ortadan kalktığından, bu kurum ceza ilişkisini düşüren bir hâl olarak da nitelendirilebilir. Bu nedenle uzlaşma; bir taraftan muhakemeyi engellemesi nedeniyle muhakeme hukuku kurumu, diğer yandan ise fail ile devlet arasında ceza ilişkisini sona erdirdiğinden ceza hukuku kurumu olup, ceza ilişkisi, usulî bir işlem nedeniyle yani muhakemeye devam edilemediği için sona erdiğinden uzlaşmanın muhakeme hukuku kurumu olma özelliğinin her durumda öne çıktığı söylenebilir.’’ 4. Buradan da anlaşılacağı üzere uzlaştırma karma nitelikte bir hukuk kurumudur. Karma bir hukuk kurumu olması iki açıdan değerlidir. İlki genel olarak muhakeme hukuku kavramı olan uzlaştırmada lehe kanun ilkesinin uygulanmasıdır. Şöyle ki; Uzlaştırmanın kapsamı genişletildiği takdirde suçun işlendiği tarih itibarıyla uzlaşma kapsamında aslında olmayan suç uzlaşma kapsamına girdiğinde uzlaşma hükümleri uygulanır. Eğer suçun işlendiği sırada Uzlaştırma kapsamında olan bir suç uzlaştırma kapsamından çıkarsa ceza hukuku kurumu da olduğundan dolayı lehe uygulama ilkesi uygulanır ve Uzlaştırmaya devam edilir. Karma bir hukuk kurumu olmasının bir diğer önemi ise kıyas yasağı noktasındadır. Kıyas, hakkında bir kural bulunmayan bir meseleye, benzer bir başka meseleye uygulanan hükmün uygulanabilmesine kıyas denir. Muhakeme hukukunda kıyas mümkünken, ceza hukukunda ‘‘Kanunsuz suç ve ceza olmaz.’’ ilkesinin bir tezahürü olarak kıyas yasağı vardır. Bu sebeple, uzlaştırmanın kapsamının belirlenmesinde kıyas yasağı olmakla beraber uzlaştırmanın usulüne ilişkin hususlarda kıyas serbestisi olduğu söylenebilir.
3. UZLAŞTIRMAYA KONU OLABİLECEK SUÇLAR
CMK 253’te hangi suçların uzlaşma kapsamında olduğu açıklanmıştır. Suçları bu bakımından üç grupta inceleyebiliriz; Şikâyete tabi suçlar, Şikâyete tabi olup olmadığına bakılmaksızın TCK’da yer alan suçlar, Özel kanunlardaki suçlar.
Şikâyete Tabi Suçlar: Bu suçlar ceza miktarı veya suçun niteliği dikkate alınmaksızın uzlaşmaya tabi kılınmıştır. Uzlaşmanın söz konusu olabilmesi için bu suçlarda şikâyet hakkının kullanılmış olması gerekir. Şikâyete tabi suçun genel veya özel ceza kanunlarında yer almasının bir önemi yoktur. Soruşturma savcısı, suçun şikâyete tabi olduğunu saptadıktan sonra suçtan zarar görenin şikâyet hakkını usulüne uygun olarak kullanıp kullanmadığını araştıracaktır. Suçun kovuşturma evresinde şikâyete tabi olduğu anlaşıldığı taktirde, mağdurun yaptığı ihbar şikâyete dönüştürülür ve mağdur şikâyetten vazgeçmediği taktirde uzlaşma söz konusu olabilir (CMK 158/6).
Şikâyete Tabi Olup Olmadığına Bakılmaksızın TCK’da Yer Alan Suçlar: Kanun koyucu re’sen soruşturma veya kovuşturmaya tabi bazı suçları da uzlaşma kapsamında kabul etmiştir. Bu kapsamda yer alan suçlar CMK 253’te açık bir şekilde yer almaktadır. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88), Taksirle yaralama (madde 89), (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Tehdit (madde 106, birinci fıkra), Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116), (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Hırsızlık (madde 141), (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Dolandırıcılık (madde 157), Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234), Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), 7188 sayılı Kanun ile CMK m. 253’e aşağıdaki suçlar eklenmiştir. İş ve çalışma hürriyetini ihlal suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (TCK m. 117/1 – TCK m. 119/1-c), Güveni kötüye kullanma suçu (TCK m. 155), Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu (TCK m. 165). Bu kapsamda yer alan suçlar şikâyete tabi suç haline getirilmiş değildir.
Başka bir deyişle suçtan zarar görenin, şikayetinden vazgeçmesi halinde düşme kararı verilemez. Yargıtay’ın da konuyla ilgili görüşü: “Sanığa atılı silahla kasten yaralama suçu, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan olmayıp ancak; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca çocukların işlediği bu suçun da çocukların yararı gözetilerek uzlaşma kapsamında alındığı; sanığın çocuk olması nedeni ile suçun uzlaşma kapsamında girmesi, eylemi şikayete tabi suç haline dönüştürmeyeceğinden 5395 Çocuk Koruma Kanunu’nun 24 ve 5271 sayılı CMK’nın 253, 254 maddeleri gereğince usulüne uygun uzlaştırma işlemleri yapılmadan, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmadığı halde, yalnız Çocuk Koruma Kanunu uyarınca ayrıksı olarak uzlaşma kapsamında giren bu suçun şikayete bağlı suç gibi kabul edilerek, yakınanın şikayetten vazgeçmesi nedeniyle, uzlaşmanın fiilen gerçekleştiği şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.’’5
Özel Kanunlardaki Suçlar: Soruşturulması şikâyete bağlı suçun genel veya özel ceza kanunlarında yer almasının herhangi bir önemi yoktur. TCK dışındaki kanunlarda yer alan suçların takibinin, şikâyete bağlı bulunması bu suçlarda uzlaşmaya gidilebilmesi için yeterlidir.
İcra ve İflas Kanunu; Aczine kendi fiilleriyle sebebiyet veren ve vaziyetinin fenalığını bilerek ağırlaştıran borçlunun cezası (332), Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu (333a), Konkordatoda ve sermaye şirketi ile kooperatiflerin uzlaşı yoluyla yeniden yapılandırılmasında yetkili kimseleri hataya düşüren ya da konkordato veya uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma koşullarına uymayan borçlunun cezası (334), Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi (337), Ticareti terk edenlerin cezası (337/a) Benzer şekilde 338, 339, 340, 341, 343,344, 345/a. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 71 ve 72’nci maddede yer alan suçlar. Özel kanunlarda yer alan ancak şikâyete tabi olmayan suçlar, ancak açık bir hüküm mevcutsa uzlaşmaya tabidir. Suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaşmaya tabidir.
Uzlaştırmaya Tabi Olmayan Suçlar: 253’üncü maddede yer alan açık düzenleme ile şikâyete tabi olsa bile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır. Dolayısıyla TCK 102-105’inci maddeler arasındaki suçlarda uzlaştırma uygulanmayacaktır. Cinsel dokunulmazlığa karşı suçların, şikâyete tabi olsalar bile uzlaşma kapsamında olmadığı Kanunda açıkça yer almaktadır. Uzlaşmanın ilk halinde (5560 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önce) şikâyete tabi tüm suçlar bakımından uzlaşma mümkündü. 5560 sayılı Kanun ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar uzlaşma kapsamı dışına çıkarılmıştır. Dolayısıyla TCK’nın yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19.12.2006 tarihine kadar şikâyete tabi cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bakımından uzlaşma mümkündür. Doğaldır ki, zamanın tespiti açısından suçun işlendiği tarih esas alınacaktır. “Mahkemece reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsi münasebette bulunma suçu olarak kabul edilen eylemin 5237 sayılı TCK’nin 104/1. maddesindeki takibi şikayete tabi olan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu, bu suçun zarar göreni gerçek kişi olduğundan uzlaşma kapsamında kaldığı, uzlaşmanın da bir kovuşturma şartı olduğu nazara alınarak 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik CMK’nin 253. maddesinde cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaşma yoluna gidilemeyeceği belirtilmiş ise de, suç tarihindeki lehe yasa ve müktesep hak hükümleri gözetilerek 5271 Sayılı CMK’nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi…” 6
Aynı zamanda uzlaştırmaya tabi bir suçun, uzlaştırmaya tabi olmayan bir suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmesi durumunda uzlaşma hükümleri uygulanmayacaktır. Tek fiil ile birden fazla suçun işlenmesi ve suçlardan birinin uzlaşmaya tabi diğerinin ise uzlaşmaya tabi olmaması durumunda uzlaşma hükümleri uygulanamaz. Örneğin Cumhuriyet Savcılığına verilen dilekçede kişiye işlemediğini bildiği bir hırsızlık suçunun isnat edilmesi durumunda hem iftira hem de hakaret suçu oluşacaktır. İftira suçu uzlaştırmaya tabi değil, ancak hakaret suçu uzlaşmaya tabidir. Bu durumda uzlaştırma hükümleri uygulanamayacaktır. Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturulan fiil/fiillerin bir veya birkaçı uzlaşmaya tabi, diğerlerinin uzlaşmaya tabi olmaması durumunda da uzlaştırma hükümleri uygulanamayacaktır. Yargıtay’ın konu ile ilgili bir kararı: “Dosya kapsamına göre, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/3. maddesinde yer alan "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz." şeklindeki düzenleme gereğince hükümlünün üzerine atılı suçlardan olan mala zarar verme suçunun uzlaştırma kapsamında bulunmasına karşın, bu suçla birlikte işlenen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/1-b, 116/1 ve 119/1-c maddeleri uyarınca sanığın cezalandırılmasına karar verilen hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarının uzlaşma kapsamında olmadığının anlaşılması karşısında, itirazın reddi yerine, mala zarar verme suçu yönünden yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi sebebiyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden KABULÜ...” 7 Uzlaşma hükümlerinin zaman bakımından uygulaması dikkate alındığından, eylemin icrası esnasında yürürlükte bulunan Kanuna göre uzlaşma hükümleri uygulanması gereken ancak halihazırdaki Kanun metnine göre uzlaşmaya tabi olmayan suç hakkında verilen Yargıtay kararları, yukarıda belirtilen karar ile tezatlık teşkil etmemektedir. Nitekim aşağıda belirtilen karar zamanında, 5918 sayılı Kanun ile yapılan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki değişiklik hükmü mevzuatta bulunmamaktaydı. Konuyla ilgili Yargıtay kararına göre: “Sanığa atılı konut dokunulmazlığını bozmak suçunun 19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa'nın 24. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının "b" bendi uyarınca uzlaşma kapsamına alındığı ve 5271 sayılı Yasanın 253. maddesinin 3. fıkrasına 5918 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen son cümlenin yürürlük tarihi olan 09.07.2009 gününe kadar uzlaşma kapsamında bulunmayan başka bir suç ile birlikte işlense dahi 22.04.2008 olan suç tarihi itibari ile uzlaşmaya tabi olduğunun anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca konut dokunulmazlığını bozmak suçundan uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması…” 8 Ek olarak bu karardan da çıkarılacağı üzere Uzlaştırmanın yapılmamış olması usulen bozma gerektirmiştir.
4. UZLAŞMA SÜRECİ
Soruşturma Savcısı tarafından yapılan soruşturma işlemleri sonrasında iddianamenin hazırlanması için yeterli şüpheyi oluşturacak delile ulaşılamaması durumunda veya kovuşturma olanağının bulunmaması durumunda Soruşturma Savcısı dosyayı sonuçlandıracaktır (KYOK kararı veya muhakeme şartının gerçekleşme olanağının bulunduğu durumlarda soruşturmayı bekleterek). Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tabi olması ve iddianame düzenlenmesi için yeterli delilin bulunması durumunda Soruşturma Savcısı tarafından dosya, Yönetmelik EK-1’inde yer alan gönderme kararı ile uzlaştırma bürosuna gönderilecektir. Uzlaştırmadan sorumlu Cumhuriyet Savcısı tarafından; fiilin uzlaşma kapsamında olmaması, iddianamenin hazırlanması için yeterli şüphenin tespitine yönelik, suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan deliller toplanmadan dosyanın büroya gönderildiği anlaşılırsa dosya Ek-2’de yer alan iade kararı ile tekrardan Soruşturma Savcısına gönderilir. Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tabi olması ve işlendiği hususunda yeterli şüphe bulunması halinde uzlaştırmacı görevlendirilir. Uzlaştırma teklifi suçun işlendiği tarihten itibaren bir aylık süre geçmeden yapılamaz. Soruşturma dosyasında yer alan uzlaştırma konusu suç ya da suçlara ilişkin belgelerden uzlaştırma için gerekli olup da Cumhuriyet Savcısı tarafından uygun görülenlerin birer örneği büro personeli tarafından uzlaştırmacıya verilir. Uzlaştırmacıya gelen dosyalarda, mahkeme tarafından kovuşturma evresinde olanlar hariç, soruşturma başlamıştır ve devam etmektedir. Dolayısıyla soruşturmanın gizliliğini ihlal eden uzlaştırmacı bakımından TCK m. 285’ten (Gizliliğin İhlali Suçu) sorumluluğu gündeme gelebilecektir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, uzlaştırma evrakını teslim aldıktan sonra şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaştırma teklifinde bulunacaktır.
Uzlaştırmacı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin reşit olmaması ya da kısıtlı olması veya mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda uzlaşma teklifini kanuni temsilcilerine yapacaktır. Müştekinin veya suçtan zarar görenin özel hukuk tüzel kişisi olması durumunda, vekaletnamede özel yetki var ise vekile de uzlaşma teklifinde bulunulabilir. Uzlaştırmacı taraflara iletişim araçlarıyla ulaşması durumunda uzlaşma teklifi, Yönetmeliğin EK-4’ünde yer alan uzlaşmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarının bulunduğu Uzlaşma Teklif Formu’nda yer alan bilgilerin açıklanması ve teklif formunun hazır bulunan ilgiliye imzalatılarak verilmesi suretiyle olur.
Uzlaşma teklifinin bulunması üzerine teklifte bulunulanlardan herhangi biri üç gün içinde teklifi yapan uzlaştırmacıya kararını bildirmediği taktirde, uzlaşma teklifi reddedilmiş sayılır. Bu durumda, birden fazla kişi tarafından işlenen suç durumu hariç olmak üzere, diğerlerine uzlaşma teklifinde bulunulmaz. Uzlaşma teklifinin kabul edilmesinden sonra uzlaştırma müzakereleri başlar. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, sanık, katılan, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi, müdafi ya da vekilinin haklı bir mazereti olmaksızın müzakerelere katılmaktan imtina etmesi hâlinde, ilgili taraf uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır. Uzlaşma sağlanabilmesi için birden fazla müzakere yapılabilir. Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet Savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet Savcısı, uzlaştırmacıya uzlaştırma müzakerelerinin kanuna uygun yürütülmesi amacıyla talimat verebilir.
Müzakereler, taraflarla birlikte veya ayrı ayrı gerçekleştirilecek toplantılarla yürütülebilir. Müzakereler, görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle de yapılabilir. Yargıtay tarafların uzlaşmanın hüküm ve sonuçları konusunda aydınlatılmaması halinde teklifin hukuka aykırı olacağını kabul etmektedir.
Adli yargı çevresi dışında bulunan kişilere karşı uzlaşma teklifinin, uzlaştırma bürosu ve dolayısıyla Cumhuriyet Savcılığı vasıtasıyla ilgili yer Cumhuriyet Savcılığına istinabe ile de yapılabilir. Uzlaştırmacı, uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırdığında Ek-3’te yer alan Uzlaştırma Raporu Örneği’ne uygun, tarafların edimlerini ayrı ayrı, şüphe ve tereddüte yer vermeyecek ve mümkünse sıra numarası içerecek şekilde taraf sayısından bir fazla olarak hazırladığı raporu, kendisine verilen belge örneklerini ve varsa yapmış olduğu masrafları gösteren belge, gider pusulası veya rayice uygun yazılı beyanı UYAP’ta düzenlenecek tutanak ile uzlaştırma bürosuna teslim eder. Uzlaşmanın gerçekleşmesi hâlinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı biçimde açıklanır. Ancak uzlaştırma müzakereleri sırasında suçun işlenmesine ilişkin olarak yapılan açıklamalara raporda yer verilmez. Büro, soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı uzlaştırma bürosundan sorumlu Cumhuriyet Savcısına gecikmeksizin sunar. Cumhuriyet Savcısı, uzlaşmanın tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka ve ahlaka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına almak suretiyle onaylar, soruşturma dosyasında muhafaza eder. Cumhuriyet Savcısı raporu veya belgeyi, uzlaşmanın tarafların özgür iradelerine dayanmaması, edimin hukuka ve ahlaka uygun olmaması nedeniyle onaylamadığı takdirde gerekçesini rapora yazar. Edimin hukuka ve ahlaka uygun olmaması nedeniyle raporu onaylamaması durumunda bu Yönetmeliğin 17’nci maddesindeki süreye uyulması koşuluyla edimin değiştirilmesini uzlaştırmacıdan isteyebilir. Uzlaştırmacı, uzlaştırma evrakını teslim aldıktan sonra otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Bu süre içerisinde sonuçlandıramazsa durumu açıklayan bir dilekçeyle büroya başvurması hâlinde bürodan sorumlu Cumhuriyet Savcısı’nın onayını almak koşuluyla uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok iki defa yirmi güne kadar uzatabilir (7188 sayılı Kanunla süre 30+20+20 olmuştur). Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet Savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler. Uzlaştırmacı, raporu taraflara imzalatır. Uzlaştırma raporunun istinabe suretiyle imzalatılması gereken hâllerde, rapor tarafın bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığı istinabe bürosu aracılığıyla imzalatılır. Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da yapılan araştırmaya rağmen adresin belirlenememesi gibi başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa, katılana veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde bu hususun tutanakla tespit edilmesinin ardından uzlaştırmacı tarafından uzlaştırma işlemlerine son verilir.
Uzlaştırmacı görevlendirilmeden önce veya uzlaşma teklifinin reddedilmesinden sonra, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin aralarında uzlaşmaları hâlinde; taraflarca niteliğine uygun düştüğü ölçüde Ek-3’te yer alan Uzlaştırma Raporu Örneği'ne uygun bir uzlaşma belgesi düzenlenir. Cumhuriyet savcısı, bu belgeyi özgür iradelerine dayanıp dayanmadığı ve edimin hukuka ve ahlaka aykırı olup olmadığı noktalarında denetler. Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırmacı, uzlaştırma sürecinde yapılan açıklamaları, kendisine aktarılan veya diğer bir şekilde öğrendiği olguları gizli tutmakla yükümlüdür. Uzlaştırma sürecinde yapılan açıklamalar uzlaştırma konusu suç veya diğer suçlar bakımından yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda ya da hukuk davalarında delil olarak kullanılamaz. Burada bir delil yasağı söz konusudur ve böyle bir delil hukuk veya ceza muhakemesinde değerlendirmeye alınamaz, vicdani kanaatin veya hükmün oluşmasını etkileyemez. Müzakerelere katılanlar bakımından ise tanıklık yasağı getirilmiştir. Bu kişiler isteseler bile tanık olarak dinlenemezler veya beyanları hükme esas alınamaz. Daha önce mevcut olan bir belge veya olgunun, uzlaştırma müzakereleri sırasında ileri sürülmüş olması, bunların soruşturma ve kovuşturma sürecinde ya da bir davada delil olarak kullanılmasına engel teşkil etmez.
UZLAŞTIRMANIN HUKUKİ SONUÇLARI
Soruşturma Evresi’ndeki Sonuçları: Uzlaştırma sonucunda şüphelinin edimini defaten yerine getirmesi hâlinde, şüpheli hakkında uzlaştırmadan sorumlu Cumhuriyet Savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi hâlinde, Kanunun 171’inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Bu hâlde, edimin yerine getirilip getirilmediğinin takibi büro tarafından yapılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmesi hâlinde, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, Kanunun 171’inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi hâlinde uzlaştırma raporu veya uzlaşma belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 38’inci maddesinde yazılı ilâm mahiyetine haiz belgelerden sayılır. Uzlaştırma işlemleri neticesinde uzlaştırmanın sonuçsuz kalması hâlinde şüpheli hakkındaki iddianame uzlaştırmadan sorumlu Cumhuriyet Savcısı tarafından düzenlenir.
Kovuşturma Evresi’ndeki Sonuçları: Kovuşturma konusu suçun, kamu davası açıldıktan sonra uzlaşma kapsamında olduğu anlaşılırsa, kovuşturma dosyası uzlaştırma işlemlerinin 253’üncü madde esaslarına göre yapılması için uzlaştırma bürosuna gönderilir. Belirtelim ki, CMK 174/1-c gereğince uzlaşmaya tabi suçun uzlaşma usulü uygulanmaksızın iddianame hazırlanması durumunda, mahkeme tarafından iddianamenin iadesi gerçekleştirilmelidir. Suçun uzlaşmaya tabi olduğu gözden kaçtığı için ilk kez kovuşturma aşamasında anlaşılabilir. CMK 253/6 kapsamında soruşturma evresinde taraflara ulaşılamamasından dolayı teklif yapılamamış ve soruşturma sonuçlanmış ise ve kovuşturma aşamasında taraflara ulaşılmışsa, uzlaşma hükümlerinin kovuşturma aşamasında tatbiki söz konusu olabilir. Dava açıldıktan sonra kanun değişikliği nedeniyle uzlaşma kapsamına girmiş olabilir. Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenmeksizin, iddianame yerine geçen belge ile doğrudan mahkeme önüne gelen uzlaşmaya tâbi bir suçun varlığı söz konusu olabilir. Uzlaştırma konusu suç ya da suçlara ilişkin belgelerden uzlaştırma için gerekli olup da hâkim tarafından uygun görülenler büroya gönderilir.
Cumhuriyet Savcısı tarafından suçun açıkça uzlaşma kapsamında olmadığının tespit edilmesi hâlinde, mahkemeden ara kararın yeniden değerlendirilmesi istenebilir. Uzlaştırmacı, uzlaştırma evrakını teslim aldıktan sonra otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Bu süre içerisinde sonuçlandıramazsa sorumlu Cumhuriyet Savcısının onayı alınmak koşuluyla büro bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir. Bürodan sorumlu Cumhuriyet Savcısı dosyayı ve raporu üst yazıyla mahkemeye gönderir. Mahkeme, uzlaşmanın tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka ve ahlaka uygun olduğunu belirlerse raporu mühür ve imza altına alarak kovuşturma dosyasında muhafaza eder. Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini defaten yerine getirmesi hâlinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi hâlinde; sanık hakkında, Kanunun 231’inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmesi hâlinde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, mahkeme tarafından, Kanunun 231’inci maddesinin on birinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın hüküm açıklanır. Sanığın, edimini yerine getirmemesi hâlinde uzlaştırma raporu 2004 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde yazılı ilâm mahiyetini haiz belgelerden sayılır. Mahkeme tarafından başvurulan uzlaştırma girişimlerinden sonuç alınamaması durumunda yargılamaya devam edilerek hüküm verilecektir. Ancak bu durumda verilen şartları varsa HAGB kararı da verilebilir. Konuyla ilgili Yargıtay kararı: “Müştekinin belgeye dayalı bir zararının bulunmadığı gibi, manevi zararların hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi sırasında nazara alınamayacağı ve uzlaşmanın taraflarca kabul edilmemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olmayacağı gözetildiğinde; önceden sabıkası olmayan sanık hakkında verilen cezanın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları lehe kabul edilip, tekrar suç işlemeyecekleri kanaatinin oluştuğu belirtilerek 5237 Sayılı TCK’nın 62. maddesiyle indirilip aynı Kanunun 51. maddesi uyarınca da ertelenmesine karşın, "uzlaşma olmaması sebebiyle ertelenmesine karar verildi" denilmekle yetinilerek 5271 Sayılı CMK’nın 231/5 maddesinin uygulanmaması…”9 Uzlaşmanın gerçekleşmesi durumunda mahkemece verilecek düşme kararlarına karşı istinafa gidilebilir. Tarafların da uzlaşmalarına rağmen kanun yollarına gitmelerine engel bir hüküm yoktur. Cumhuriyet Savcısı, tarafların iradelerinin özgür olmadığını, uzlaşmanın bu iradeye dayanılarak verildiğini veya edimin hukuka aykırı olduğu iddiası ile istinafa başvurabilir.
SONUÇ
Alternatif bir uyuşmazlık çözüm yolu olan uzlaştırma, mağdur ve fail tarafların çözüm sürecine etkili şekilde katıldığı yararlı bir kurumdur. Uzlaştırma ceza uyuşmazlığının çözüm sürecini hızlandırma, muhakeme giderlerini azaltma gibi amaçlara da hizmet etmektedir.10 Uzlaştırma kurumu, onarıcı adalet anlayışıyla yoğrulmuş bir kavramdır. Onarıcı adalet anlayışı ile geleneksel ceza adalet sistemindeki failin cezalandırılması amacının yerini mağdurun uğradığı zararı gidermek, fail ve mağduru sürece daha aktif bir şekilde dahil etmek gibi daha çağdaş bir yönteme bırakmıştır. Klasik ceza adalet siteminde öngörülen cezalar, belli oranda failin ıslahı konusunda etkili olabilmekte ise de cezaların artması hiçbir şekilde suçun işlenmesine engel olamamaktadır. Bunun dışında hiçbir yaptırım karşılıklı iletişim, empati, yapılan haksızlığın farkına varmak ve bazen bir özür kadar etkili olamayacaktır. Verimli yürütülen ve uzlaşmaya varılan bir süreç neticesinde şüpheli veya sanığın yeniden suç işlemesi büyük oranda engellenmiş olacak, bu sayede toplumsal barışa da hizmet edilecektir. Uyuşmazlığın mahkeme önüne taşınmadan çözülmesi hem mağdur ile suçtan zarar göreni hem de şüpheli veya sanığı psikolojik olarak yıpratıcı bir sürece maruz kalmaktan kurtaracak ve mahkeme koridorlarında yıllar süren hengame son bulacaktır.
Yukarıda izah edilen sebeplerle Uzlaştırma kurumu; hukuk sistemimizde doğru uygulandığı takdirde âtıl kalmış mekanizmaların aksine, seri bir yapıya sahip olması ve adaleti sağlamada mağdurun da görüş ve düşünceleri da alındığından insanın adalet duygusunu daha da tatmin eden bir adalet anlayışına hizmet etmektedir.
KAYNAKLAR
1- Öztürk, Sibel, Onarıcı Adalet Teorisi ve Diğer Adalet Teorileri.
2-Hermann, Donald H.J.: ‘‘Restoractive Justice and Retributive Justice: An Opportunity for Cooparation or an Occasion for Conflict in the Search for Justice’’, Seattle Journal of Social Justice, Vol.16: Iss.1 s.71.
3-Yaşar, Osman, Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanunu, 2. Cilt, 3.Baskı, Seçkin Yayınevi Ankara 2006, s.1500.
4-Yargıtay Kararı- CGK., E. 2018/394 K. 2018/478 T. 25.10.2018 (Lexpera, Erişim Tarihi: 16.09.2022).
5-Yargıtay Kararı- Y2CD, E. 2006/6919, K.2007/899 T.25.1.2007, (Lexpera, Erişim Tarihi: 16.09.2022).
6-Yargıtay Kararı- Y5CD, E.2008/15241, K.2009/2825 T.2.3.2009, (Lexpera, Erişim Tarihi: 16.09.2022).
7- Yargıtay Kararı- Y13CD, E. 2017/2936 K. 2017/7720 T. 22.6.2017, (Lexpera, Erişim Tarihi: 19.09.2022).
8-Yargıtay Kararı- Y2CD, E. 2012/24025, K. 2013/12691, T.14.5.2013, (Lexpera, Erişim Tarihi:19.09.2022)
9-Yargıtay Kararı- Y2CD, E.2010/39187, K. 2012/42821 T. 4.10.2012, (Lexpera, Erişim Tarihi: 19.09.2022)
10- Eriş, Ali Uğur. (2018). Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma ve Uzlaştırma Eğitimi. TBB Dergisi,137-242.