Makaleler

Daha fazla bilgi için,
lütfen bizimle iletişime geçin


LL.M., Ortak Avukat

Rekabet Hukuku Perspektifinden İnternet Satışlarının Kısıtlanması

* Av. Sibel ÖZTÜRK, LL.M., Öğr. Stj. Av. Selenay ESEN, Öğr. Stj. Av. Yağmur Naz DEVECİ, Öğr. Stj. Av. Emirhan ASLAN

A. GİRİŞ

Son yıllarda dijital ortamda alışveriş platformlarının artmasıyla birlikte; teşebbüsler, fiziksel mağazacılık anlayışından uzaklaşarak daha az maliyetli ve daha çok müşteri kitlesine ulaşabilecekleri internet satışlarına yönelmiştir. Rekabet Hukuku açısından internet üzerinden yapılan satışlar pasif satış anlamına gelmekle birlikte; bir teşebbüsün, dağıtıcılarının internet satışlarını sınırlaması ise pasif satış kısıtlaması olarak nitelendirilmektedir. İnternet satışlarına ilişkin kısıtlamaların geçerliliği Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesi ve 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ve Kılavuz’u çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu çalışmada ise aktif/pasif satış kavramları kısaca açıklandıktan sonra yeniden satıcıların internet satışlarını kısıtlamak suretiyle gerçekleşen rekabet ihlali, Rekabet Kurulu’nun 27.12.2024 tarihli 24-56/1246-534 sayılı Kadıoğlu Kararı ışığında ele alınacaktır. 

B. AKTİF VE PASİF SATIŞ

Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2010 tarihli Kılavuzu’nda; her dağıtıcının, internette ürünlerinin tanıtımını yapma ve bu satış kanalında satma özgürlüğüne sahip olması gerektiği vurgulanmıştır. Sağlayıcı ile dağıtıcı arasında olan dağıtım anlaşmaları, 2002/2 sayılı Tebliğ’in belirlediği bazı koşullar altında grup olarak muaf tutularak rekabet ihlali kapsamından çıkarılmaktadır. Ancak, aralarında dikey ilişki bulunan sağlayıcı ve dağıtıcıların dağıtım anlaşmalarındaki ‘internet satışlarını yasaklamaya ve kısıtlamaya yönelik hükümleri’ Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesi uyarınca rekabet ihlali yaratır. Bu sebeple internet satışlarını kısıtlayan teşebbüslerin grup muafiyetinden yararlanmaları mümkün değildir. 

Dikey anlaşmalar kapsamındaki konulardan birisi münhasır bölgeler veya müşteri gruplarına yapılacak/yapılan satışlardır. Aktif satış, başka bir satıcının sorumluluğundaki bölge veya müşteri grubuna doğrudan ulaşarak yapılan satışlardır ve kendi bölgesi dışındaki müşterilere mektup göndermek, ziyarette bulunmak, reklam yapmak, promosyon düzenlemek ya da o bölgede satış yeri kurmak aktif satışa örnek olarak verilebilir.

Pasif satış ise başka bir alıcının bölgesindeki veya müşteri grubundaki müşterilerden gelen ve satıcının aktif çabaları neticesi olmadan müşterinin talepleri karşılamasıdır. Örneğin, tüketicilerin bayiye ait siteyi ziyaret etmesi ve bayi ile iletişime geçmesi veya tüketicilerin bayi tarafından otomatik olarak bilgilendirilmeyi talep etmiş olması vesilesiyle gerçekleşen satışlar pasif satıştır. Pasif satışlara getirilecek kısıtlamalar ise dikey anlaşmayı 2002/2 sayılı Tebliğ’in 4.maddesinin (b) bendine göre olan muafiyet kapsamından çıkararak bir ihlale sebebiyet vermektedir. 

Dikey Kılavuz’un 28. paragrafında sağlayıcının fiziki satış noktaları veya reklam ve promosyonların yayınlandığı kataloglar için getirebildiği gibi, satış kanalı olarak internetin kullanımına yönelik bazı koşullar öngörebileceği belirtilmiştir. Örneğin sağlayıcının, ürünlerinin satışa sunulduğu internet sitesine yönelik kalite koşulları getirebileceği, bunun gibi internetten alışveriş yapan tüketicilere belli hizmetlerin sunulması şartını öngörebileceği ifade edilmiştir. Getirilen koşulların gerekçesi, dağıtımın niteliği ve kalitesini, marka imajını ve/veya potansiyel etkinliği arttırıcı vb. unsurlar bakımından objektif olarak somut, makul ve kabul edilebilir olmalıdır.

Bunun yanı sıra, 2002/2 sayılı Tebliğ’in 4. maddesinin (c) bendi seçici dağıtım sistemi özelinde bir hüküm içermekte ve seçici dağıtım sisteminde perakende seviyesinde faaliyet gösteren sistem üyelerinin son kullanıcılara yapacakları aktif veya pasif satışların kısıtlanmasını Tebliğ kapsamı dışına çıkarmaktadır. Sağlayıcı konumundaki teşebbüs belirli bir bölgede sınırlı sayıda alıcıya mal vereceğini belirtmek suretiyle münhasır bölgeler oluştursa dahi, alıcıların bölge dışındaki son kullanıcılara yapacakları aktif veya pasif satışlar engellenemez. Başka bir ifadeyle, seçici dağıtım sistemi üyesi alıcılar, internet kanalı da dâhil olmak üzere, diledikleri bölgedeki son kullanıcıya aktif veya pasif satış yapabileceklerdir. Seçici dağıtım sisteminin varlığı hâlinde sağlayıcının, yeniden satıcıların internet kanalıyla satış yapmasını engellemesi hâlinde bu uygulama pasif satış yasağı olarak değerlendirilecek ve bu nedenle grup muafiyeti kapsamı dışında kalacaktır.

C. KADIOĞLU KARARI IŞIĞINDA KONUYA İLİŞKİN İNCELEME ve KURUL DEĞERLENDİRMELERİ 

Kadıoğlu Kırtasiye Pazarlama Ticaret AŞ’nin yeniden satıcıların satış fiyatını tespit etmek ve internet satışlarını kısıtlamak suretiyle Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği iddiası ile soruşturma başlatılmış olup bu sürecin sonunda yeniden satıcıların internet satışlarının kısıtlanması suretiyle rekabet ihlali oluşturulduğuna karar verilmiş ve ilgili teşebbüse idari para cezası uygulanmıştır.[1] 

Kurul bu kararında öncelikli olarak KADIOĞLU ve bayileri arasında akdedilen elektronik ortam ticareti sözleşmesini incelemiştir. Rekabet hukuku açısından ihlal yaratan ve Kurul değerlendirmesine konu olan hüküm şu şekildedir: 

“KADIOĞLU herhangi bir zamanda Kadıoğlu web ortamının çalışmasını geçici bir süre askıya alabilir veya tamamen durdurabilir. Ortamın geçici bir süre askıya alınması veya tamamen durdurulmasından dolayı “Kadıoğlu web” üyelerine veya üçüncü şahıslara karşı hiçbir sorumluluğu olmayacaktır.”

Söz konusu hüküm incelendiğinde KADIOĞLU’nun çevrim içi satış sistemlerini dilediği gibi askıya alabilme veya kapatabilme hakkını saklı tuttuğu görülmektedir. Bu hükümde yer alan çevrim içi satış sistemleri; teşebbüs ile bayilerinin kullandığı XML denilen bir sistemi de kapsamaktadır. Bu sistem ürün bilgilerinin detaylı bir şekilde bulunduğu ve internet ortamında satışı kolaylaştıran bir sistem olup bayiler tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. 

Sözleşme hükmü ve kullanılan sistem birlikte incelendiğinde; internetten satış yapmayı kolaylaştıran bir sistemin KADIOĞLU tarafından askıya alınabilecek ve durdurulabilecek olması Kurul tarafından internet satışlarının kısıtlanması olarak nitelendirilmiştir. 

Soruşturmaya konu bulgular incelendiğinde ise Kurul şu değerlendirmede bulunmuştur:

  • “Bu kapsamda KADIOĞLU’nun internet satışlarını tümüyle kısıtlamasa dahi internet üzerinden satış yapan yeniden satıcılara diğer satıcılara sağladığı destek ve indirimleri sağlamadığı anlaşılmaktadır. Bu durum, internet üzerinden satış yapan bayilerin yapmayanlara kıyasla daha dezavantajlı hale gelmesine yol açacak, yeniden satıcıların internet kanalından satış yapma motivasyonlarını olumsuz yönde etkileyecektir. Sonuç olarak söz konusu uygulama ile KADIOĞLU’nun yeniden satıcıların dolaylı olarak internet satışlarını kısıtladığı değerlendirilmektedir.”
  • “Sonuç olarak normal şartlar altında bayilerine XML sistemini açan bir distribütörün internetten satış yapan bayilere bu sistemi kapatmasının ve bayileri fiziksel satış yapmaları ihtimalinde katlanmayacakları zorluk ve maliyetlerle karşı karşıya bırakmasının da bir tür internet satış kısıtlaması olduğu kanaati oluşmaktadır.”

Kurul; sözleşme hükmü ve bulguları inceledikten sonra, internet satışlarının kısıtlanması uygulamasına ilişkin grup muafiyet değerlendirmesini  Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz’un 25.paragrafında yer alan “bir sağlayıcının, dağıtıcıların/bayilerin/alıcıların kendi internet siteleri üzerinden satış yapmalarını kısıtlaması bir tür pasif satış kısıtlaması niteliğindedir.” ifadesini dikkate alarak yapmış ve pasif satış kısıtlamalarının grup muafiyeti kapsamının dışında olduğu kanaatine varmıştır. 

Daha sonra Kurul, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 5.maddesinde sayılan bireysel muafiyet koşullarını AB Komisyonunun dikey kısıtlara ilişkin rehberindeki yaklaşımı da dikkate alarak incelemiş ve koşulları sağlamadığı için bireysel muafiyetten yararlanamayacağı sonucuna ulaşmıştır.

 İlgili hükümdeki koşullar şu şekildedir: 

“(a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,

(b) Tüketicinin bundan yarar sağlaması,

(c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,

(d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması.”

Kurul, hükümde yer alan şartları tek tek incelemiş ve rekabetin zorunlu olandan fazla sınırlanmaması koşulu üzerinde durmakla birlikte AB Komisyonunun bu konudaki görüşlerinden fayda sağlamıştır. 

Marka imajına ve bedavacılık sorununa yönelik endişeleri dikkate alan AB Komisyonunun bu konudaki görüşü yeniden satıcıların aynı fiziki satıştaki gibi internet satışlarına da kalite standartları getirebilecekleri yönündedir. Örneğin sağlayıcı yeniden satıcının bir ya da daha fazla sayıda fiziki satış noktasına sahip olması gerekliliğini ileri sürebilecektir.

Nitekim Komisyon, marka imajının zarar görmesi ya da bedavacılık sorununu çözmek ve internet üzerinden yapılan satışların sağlayıcının dağıtım modeliyle uyumlu hale getirilmesini sağlamak adına internet satışlarının bütünüyle yasaklanmasının aksine rekabeti çok daha az kısıtlayıcı alternatiflerin olduğuna işaret etmektedir. 

Dosya kapsamındaki tespitler ışığında genel değerlendirme yapıldığında; KADIOĞLU ve bayileri arasında, XML sisteminin internette satış yapan yeniden satıcıların erişimine kapatılması suretiyle ve internette satış yapan yeniden satıcıların yapmayanlara kıyasla dezavantajlı hale getirilmesi suretiyle internet satışlarının kısıtlandığı ve Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinin ihlal edildiği neticesine ulaşılmış olup ilgili teşebbüs idari para cezasına çarptırılmıştır. 

D. KURUL’UN BENZER NİTELİKTEKİ KARARLARI

Kurul’un benzer kararları incelendiğinde;

06.02.2020 tarih ve 20-08/83-50 sayılı kararında[2] Yataş Yatak ve Yorgan Sanayi Ticaret A.Ş. ve bayileri arasındaki sözleşmede “Bayi, Yataş’ın yazılı izni olmadan söz konusu emtiayı mağaza dışındaki hiçbir mahalde (sanal ortamda satış ve internet üzerinden satış dâhil), geçici sürelerle dahi de olsa, hiçbir şekilde teşhir edemez, pazarlayamaz ve satamaz. Bayi, Yataş’ın yazılı izni olmadan faaliyet gösterdiği mağazayı değiştiremez ve yeni bir adrese taşınamaz.” şeklinde hüküm içermektedir. Dolayısıyla Yataş’ın bayilerin internet üzerinden ürün satışı yapmalarını yasaklayan bu maddenin grup muafiyeti şartlarını ya da bireysel muafiyet şartlarını sağlamadığından muafiyetten yararlanamayacağı konusunda karar vermiştir. Ancak ilgili teşebbüsün pazarda sahip olduğu gücün kısıtlı ve teşebbüslerin internet satışlarını kısıtlamaya yönelik uygulamalarının rekabeti kısıtlayıcı etkisinin sınırlı olmasından dolayı bu düzenlemenin ve uygulamanın son verilmesine yönelik görüş gönderme kararı vermiştir.

Kurulun 23.9.2010 tarihli ve 10-60/1251-469 sayılı kararında[3] ise Yatsan Sünger ve Yatak Sanayi Ticaret Ltd. Şti.’nin bayilerinden uygulamalarını istediği şartların ve internet satışlarını yasaklamalarının Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. Maddesini ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Yatsan ile bayileri arasındaki sözleşmede “Tempur markalı ürünlerimizin internet aracılığı ile satışına kesinlikle müsaade edilmeyecektir” hükmü yer almaktadır. Nitekim Yatsan’ın bu uygulaması hem Tebliğ kapsamında tanınan grup muafiyetine engel hem de 4054 sayılı Kanun’a göre rekabeti sınırlayıcı niteliktedir. Bu bağlamda Kurulun tespitlerine göre Tempur markalı ürünlerin internetten satışının yasaklanması tüketicinin tercih yapma özgürlüğünü kısıtlamakta olup hukuken meşru addedilmemektedir. 

E. SONUÇ 

Rekabet Hukuku bağlamında internet üzerinden yapılan satışlar kural olarak pasif satış niteliğini taşımakta ve bu tür satışlara getirilen sınırlamalar, hem grup muafiyetini ortadan kaldırmakta hem de Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesini ihlal etmektedir. Kadıoğlu Kararı başta olmak üzere Kurul’un incelediği diğer benzer kararlar; sağlayıcıların yeniden satıcıların internet üzerinden satış yapmasını engelleyen, sınırlayan ya da dezavantajlı hale getiren uygulamalarının rekabeti kısıtlayıcı etkiler doğurduğunu ve grup/bireysel muafiyet koşullarını sağlamadığını ortaya koymaktadır. Sağlayıcı teşebbüsler kalite, marka imajı ve dağıtımın niteliğine yönelik bazı objektif koşullar öne sürmekte olsa da bu koşulların rekabeti gereğinden fazla kısıtlamaması gerekmekte olup aksi takdirde bu tür sınırlamalar rekabet ihlali sayılmaktadır. 

------------------

[1] 27.12.2024 tarihli 24-56/1246-534 sayılı Rekabet Kurulu kararı

[2] 06.02.2020 tarihli 20-08/83-50 sayılı Rekabet Kurulu kararı

[3] 23.9.2010 tarihli 10-60/1251-469 sayılı Rekabet Kurulu kararı