Makaleler

Daha fazla bilgi için,
lütfen bizimle iletişime geçin


Kurucu Ortak Avukat

Kanun Yararına Bozma

*Av. Yakup ERİKEL, Öğr. Stj. Av. Betül FATSA, Öğr. Stj. Av. Sena DEMİR

Kanun yollarını; olağan ve olağanüstü kanun yolları olmak üzere iki başlık altında incelemek mümkündür. İlk derece mahkemesinin kararı kesinleşmeden önce başvurulabilecek kanun yolu olağan kanun yoludur. Dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararları kesinleştiğinde, kesinleşen kararlara karşı olağan kanun yollarına başvurmak mümkün değildir. Kesinleşen mahkeme kararlarına karşı başvurulabilecek yol ise olağanüstü kanun yolu olarak adlandırılmaktadır. İlk derece mahkemesi kararının kesinleşmesi farklı şekillerde olabilmektedir. Olağan kanun yollarının tüketilmesi veya olağan kanun yollarına hiç başvurulmamış olunması ile ilk derece mahkemesi kararı kesinleşeceği için ancak bu takdirde olağanüstü kanun yollarına başvurulabilmektedir. Olağanüstü kanun yolları, kanun yararına bozma ve yargılamanın iadesinden ibarettir.

Kanun yararına bozma kurumu, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 363’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan hükümler hakkında Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilir. 

Kanun yararına temyizin amacı, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmemiş olan kararların hukuka aykırılığının saptanması halinde, kararın yanlış olduğunun, yasanın kesin hükümde belirtildiği biçimde uygulanamayacağının açıkça duyurularak, mahkemelerin uyarılmasına yönelik bulunmakta, hükmün hukuki sonuçlarını değiştirmemekte, tarafların lehine veya aleyhine hiçbir sonuç doğurmamaktadır.

Kanun yararına temyiz edilemeyen kararlar aşağıda yer almaktadır:

  • Usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilen mahkeme kararları,
    Kesinleşmemiş olan mahkeme kararları,
  • İstinaf incelemesinden esası değerlendirmek suretiyle geçmiş olan mahkeme kararları,
  • İstinaf/Temyiz incelemesinden esası değerlendirilmek suretiyle geçmiş olan mahkeme kararları,
  • İcra hâkimliğinin mahkeme hüviyetinde baktığı istihkak davaları ile ihalenin feshi taleplerinin reddi kararları veya cezaya ilişkin hükümleri haricindeki kararları,
  • Tedbir niteliğindeki kararlar,
  • Hâkimin delilleri takdiri kapsamında kalan kararlar,
  • Daha önce aynı konuya ilişkin olarak kanun yararına temyiz edilmiş ve bozularak Resmî Gazete'de ilan edilmiş olan kararlar, kanun yararına temyiz edilmemektedir.

Kanun yararına temyiz edilmek suretiyle bozulan mahkeme kararları Resmî Gazete'de yayımlanmaktadır. Ayrıca ilgililer kanun yararına temyiz kararlarına E-Devlet-Vatandaş Portal 'dan üzerinden ulaşabilmektedir.

 

31 Ocak 2023 tarihli 32090 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay kararı:

‘’Dava trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı istemine ilişkindir. 

Karayolu Trafik Kanunu'nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracım işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. 

Motorlu Kara Taşıtları ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartlarının "Sigorta teminatının kapsamı" başlıklı 1. maddesine göre, sigortacı aracın işletenine yükletilebilecek hukuki sorumluluğu poliçe teminatı kapsamında olmak şartıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası haddi üstünde kalan kısmını poliçede yazılı azami miktara kadar temin eder. İhtiyari mali mesuliyet sigortası kapsamının başlangıç noktası, zorunlu trafik sigorta limitinin üzerinde kalan kısımdır. Kapsamın sonu ise ihtiyari mali mesuliyet sigortası limitidir. Başka bir ifadeyle gerçek zarar miktarı zorunlu trafik sigorta limitini geçtiği anda ihtiyari mali mesuliyet sigortası güvencesi başlamakta ve kendi poliçesindeki limit miktarı da sorumluluğun sona erdiği nokta olmaktadır. Bu nedenle zarar, trafik sigortası kapsamında kalmakta ise ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğundan bahsedilemez. 

Somut olayda iki taraflı trafik kazasında davacı malik, karşı aracın zorunlu trafik sigortacısı olan davalı Axa Sigorta A.Ş. 'den 9.031,00 TL değer kaybı, karşı aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olan davalı Ak Sigorta A.Ş.'den ise 1.969,00 TL değer kaybı talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının toplam değer kaybı zararı 11.000,00 TL olarak hesaplanmıştır. Karşı aracın zorunlu trafik sigortacısı olan davalı Axa Sigorta A.Ş. tarafından aynı kaza nedeniyle davacının 19.969,00 TL araç hasar bedelinin karşılandığı anlaşılmıştır. 29/11/2015 kaza tarihi itibariyle araç başına maddi zarar zorunlu trafik sigorta poliçe limiti 29.000,00 TL'dir. Davalı Axa Sigorta A.Ş. 19.969,00 TL hasar bedeli ödediğinden, bakiye poliçe limiti 9.031,00 TL'dir. Dolayısıyla toplam değer kaybı zararı olan 11.000,00 TL'den 9.031,00 TL düşüldüğünde davacının zorunlu trafik sigortası poliçe limitini aşan bakiye 1.969,00 TL değer kaybı zararı kalmaktadır. İhtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesinde kaza başına maddi ihtiyari mali sorumluluk limiti 50.000,00 TL'dir. Bu durumda mahkemece davacının 9.031,00 TL üzerinde kalan değer kaybı zararı için zorunlu trafik sigorta poliçe limiti dolduğundan, aşan 1.969,00 TL değer kaybı zararı için ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı olan diğer davalı Ak Sigorta A.Ş. yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davalı Ak Sigorta A.Ş. sanki davacının aracının kasko sigortacısı imiş gibi, değer kaybından sorumlu olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından, 6100 Sayılı HMK’nin geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HMUK’un 429. maddesi gereği KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN KABULÜNE karar vermek gerekmiştir.’’ (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E:2021/19625, K:2022/982)

 

26 Ocak 2023 tarihli 32085 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay kararı:

‘’Dosya kapsamı incelendiğinde, müteveffa Kadir Keskin'in vefatından sonra yersiz çekilen aylıkların tahsili için yapılan icra takibine, borçlu davalıların haksız yere itiraz ettiği ileri sürülerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kesin olduğu anlaşılmıştır. 

Görev konusu, kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemelerce, yargılamanın her aşamasında re'sen ele alınması gereken bir husustur. 

İş Mahkemeleri, 5521 s. Kanunla kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 5510 s. Kanunun 101 inci maddesi, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğini kurala bağlamıştır.

Somut olayda, mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe dayandığına bakmak gerekir. 

Uyuşmazlık, murisin vefatından sonra çekilen aylığının tahsilinden kaynaklanmaktadır. Davanın, somut olayın özelliğine göre, sebepsiz zenginleşme ya da haksız fiilden kaynaklandığı kabul edilebilir. Bu hukuki sebeplerden herhangi birine dayanılması imkan dahilinde olup, bu durumda hakların yarışmasından (telahukundan) bahsedilir.

Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, somut olayda, uyuşmazlığın, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanmadığı belirgin olup, bu yönde, davada 5510 s. Kanunun uygulama yeri bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın 5510 s. Kanunun uygulanmasından kaynaklandığını ortaya koyacak başka bir hüküm de mevcut değildir. Bu nedenle, davanın İş Mahkemesinde değil, genel mahkemede görülmesi gerekir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığının KANUN YARARINA TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜ gerekmiştir.’’ (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi E:2022/12116, K:2022/14281) 

 

27 Aralık 2022 tarihli 32056 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay kararı:

‘’Dairemizin yerleşik hale gelen içtihatlarına göre belirsiz alacak davası alacaklıya zamanaşımı ve faiz başlangıcı noktasında imkanlar sağlayan istisnai bir dava türü olup dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça yazılı olması veya 6100 sayılı Kanun'un 107’nci maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerekir. Alacağın belirsiz olduğunun dava dilekçesinde açıklanması bu noktada önemsizdir. Zira alacak belirsiz ise alacaklının kısmi dava veya belirsiz alacak davası açma hakkı vardır. Dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açıldığı yazılı değilse veya 6100 sayılı Kanun'un 107’nci maddesine dayanılmamışsa dava konusu taleplerin 50,00-100,00-1.000,00 TI gibi miktarlarda gösterilmesi halinde davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilmelidir. Sonradan alacaklı tarafın davayı belirsiz alacak davası olarak nitelemesi sonuca etkili değildir.

Kanun yararına temyize konu uyuşmazlıkta davacı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla işe iadesine ilişkin Mahkeme kararı sonrasında işverence işe başlatılmadığını, kıdem ve ihbar tazminatlarının eksik ödendiğini belirterek bakiye tazminat alacaklarının tahsilini istemiş; Mahkemece davacının davasını belirsiz alacak davası şeklinde açtığı ve davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 

Dava dilekçesinde "... işbu alacaklarımızla ilgili tüm veriler elimizde olmadığından kısmi dava açma zorunluluğu doğmuştur..." şeklindeki ifade ile davanın kısmi dava olarak açıldığı açık bir şekilde ortaya konulmuştur. Buna rağmen Mahkemece, davacı tarafın talebi ile bağlı kalınmayarak hatalı değerlendirme ile davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. 

Kanun yararına temyiz isteminin yukarıda açıklanan sebeplerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın KANUN YARARINA BOZULMASI GEREKTİĞİ sonucuna ulaşılmıştır.’’ (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi    E: 2021/18399, K:2021/5854)

Kanun yararına temyize ilişkin Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü sitesinde yayımlanan soru ve cevaplara ulaşmak için:

 https://higm.adalet.gov.tr/Home/SSSorularDetay/16