Av. Yakup ERİKEL, Öğr. Stj. Av. Selenay ESEN
I. GİRİŞ
Haksız rekabet, rekabetin engellenmesinden farklı olarak, mal ve hizmet piyasalarında yer alan teşebbüslerin diğer teşebbüslere karşı dürüstlük kurallarına aykırı olacak şekilde kötü intiba oluşturacak davranışlarda bulunmaları halinde ortaya çıkar. Örneğin işletmelerden birinin diğer işletme hakkında gerçek olmayan aldatıcı haber çıkararak intibasını zedelemesi haksız rekabet oluşturur. Eğer kişilerin haksız rekabeti oluşturan davranışları ticari iş niteliğindeyse TTK’da yer alan haksız rekabet hükümleri, değilse TBK’da yer alan haksız rekabet hükümleri uygulanır. Ticari iş niteliği taşıyan haksız rekabet uyuşmazlıklarını inceleyecek yer Ticaret Mahkemesi olup üst yargı yolu Yargıtay’dır.
II. HAKSIZ REKABETE İLİŞKİN HÜKÜMLERİN AMACI
TTK m. 54/1’de ve hükmün gerekçesinde haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacına yer verilmiştir. Anılan hükme göre TTK m.5 4/1: (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
Hükmün gerekçesine göre ise “Rekabet hükümleri, ‘hukuka uygun/saf/dürüst’ ve ‘bozulmamış’ rekabeti tüm katılanların menfaatine sağlar. Tüm katılanlar ile rekabet hukukunun ünlü üçlüsü kastedilmiştir: Ekonomi, tüketici ve kamu. ‘Katılanlar’ gibi çok geniş bir sözcüğün kullanılması ile rekabet kurallarının rakipler arası ilişkilere özgülenmesinin yolu kapatılmıştır.”
İlgili madde ve gerekçesi incelendiğinde haksız rekabet kavramı; rakibi, müşterileri, mesleki ve ekonomik birlikleri ve ekonomiyi korumayı hedeflemektedir.
III. HAKSIZ REKABETİN UNSURLARI
Haksız rekabetin varlığı için haksız ve hukuka aykırı bir fiille ve iktisadi rekabetin kötüye kullanımı yoluyla bir zarar veya zarar tehlikesinin yaratılmış olması gerekmektedir. Yalnızca gelir elde etme amacı bulunan faaliyetler haksız rekabeti oluşturur, ekonomik değeri olmayan fiiller ise bu kapsamda değerlendirilmez.
TTK m. 54/2: (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Haksız rekabetin unsurları:
IV. HAKSIZ REKABET HALLERİ
Özel haksız rekabet halleri TTK m.55’de örnekleme yoluyla belirtilmiş olup[1] sınırlı sayıda değillerdir. Uygulamada en sık rastlanılan hallerden bazıları aşağıda açıklanacaktır. İlgili hükümde ele alınmayan haksız rekabet halleri ise genel hüküm niteliğinde olan TTK m.54/2 çerçevesinde değerlendirilir.
* Kötüleme: “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek”
Örnek: Rakip işletmelere ait ürünlerin kalitesiz olduğunun ifade edilmesi
* Yanlış ve Yanıltıcı Bilgi Vermek ve Aldatıcı Reklam Yapmak: “Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek”
Örnek: İçinde meyve konsantresi bulunan içeceklerin doğal meyve suyuymuş gibi piyasaya sürülmesi
* Hakkı Olmayan Unvanları, Meslek, Derece ve Sembolleri Kullanmak: “Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak”
Örnek: Bir kimsenin ödülü bulunmadığı halde piyasada kendini ‘Ödüllü Çevirmen’ olarak tanıtması
* Karıştırılmaya Yol Açmak (İltibas): “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”
Örnek: Bir ürünün ambalajı, şekli, logosu gibi ayırt edici bir özelliğinin taklit edilmesi
* Karşılaştırmalı Reklamlar: “Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek”
Örnek: Reklamda kullanılan ‘Persil değil, ama en az onun kadar iyi’ ibaresi
* Yem ile Aldatma: “Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur.”
Örnek: Sürekli olarak malların tedarik fiyatının altında satılarak müşterilerin yanıltılması
* Müşteriyi Ek Edimlerle Sunumun Gerçek Değeri Hakkında Yanıltmak: “Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak”
Örnek: Alışveriş indirim çekleri veya alışveriş karşılığı verilen çekiliş biletleri
* Müşterinin Karar Verme Özgürlüğünü Sınırlama: “Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak”
Örnek: Hastanelerin müşterileri ‘check-up kazandınız’ diye arayıp telefonda bu hizmeti satın almaları için ikna etmeleri
* Gizleme: “Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak”
Örnek: Organik olmayan yumurtaların organik reyonuna konularak satılması
V. HAKSIZ REKABET HALİNDE AÇILABİLECEK HUKUK DAVALARI
A. YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
Haksız rekabette yetkili mahkeme HMK’ya göre belirlenecektir. Buna göre HMK m. 16 gereğince haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.[2] Tüketiciler tarafından açılan ve tüketici işlemine dayanan haksız rekabet davaları TKHK m.37/5 gereğince tüketicinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilecektir.[3]
TTK m. 4/1-a hükmüne göre TTK’da öngörülen hususlarda açılan davalar, tarafların tacir olup olmadığına ya da uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayılmıştır. Bu halde açılacak davalarda Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olacaktır.
B. TARAFLAR
Haksız rekabet davalarının kimler tarafından açılabileceği TTK m.56’da üç grup olarak sınırlı şekilde sayılmıştır.
Haksız rekabet davası ise esasen eylemi gerçekleştiren kişiye karşı açılır. Davalının mutlaka rakip olması gerekmez, üçüncü bir kimse de olabilir. Buna ek olarak ise “Çalıştıranın sorumluluğu” ve “Basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarının sorumluluğu” TTK m.57 ve 58’de özel olarak kaleme alınmıştır.
C. DAVALAR
TTK m.56/1’de haksız rekabet sebebiyle açılabilecek davalar düzenlenmiştir. Hükme göre;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir.
Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
1. TESPİT DAVASI: Tespit davası bir hukuki ilişkinin müspet ya da menfi olarak var olup olmadığının belirlenmesine ilişkin bir hukuk davasıdır.[4] Haksız rekabet sebebiyle açılacak tespit davasında ise; müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse, mahkemeden faaliyetin haksız rekabet içerip içermediğinin belirlenmesini ister.
Dava Şartlarında Özel Durumlar:
Bu davanın sonucunda verilecek karar ile diğer davaların açılıp açılmayacağı belirlenmektedir. Eğer herhangi bir haksız rekabet tespitine varılamazsa kanunda düzenlenen diğer davalar açılamayacaktır. Bu sebeple tespit davası genellikle ileride açılması düşünülen davalara öncü olmak amacıyla açılır. Ayrıca diğer davalarla birlikte de açılması mümkün olup zorunlu değildir. Son olarak tespit davası sonucunda verilecek karar kesin hüküm niteliğinde olup kesin delil vasfı taşımaktadır.
2. HAKSIZ REKABETİN MEN’İ DAVASI (Önleme): Haksız rekabetin men’i davasında haksız rekabete neden olan ve halen devam eden fiilin önlenmesi ya da fiilin tekrar edilmesinin engellenmesi sağlanmaktadır.[5]
Hukuka aykırı davranışın tekrarlanması tehlikesi var oldukça, haksız rekabetin men’i davası varlığını sürdürmektedir. Haksız rekabet fiilinin bir kez gerçekleşmesi ileride de gerçekleşebileceğine karine teşkil ettiğinden bu durum tehlikenin mevcudiyetine işaret eder. Tehlike var olduğu müddetçe zamanaşımı işlemez.
Önleme davasının açılabilmesi için zararın doğması gerekmeyip doğma ihtimalinin bulunması yeterlidir. Buna ek olarak haksız rekabet eylemini gerçekleştiren kişinin kusuru da aranmamaktadır.
Haksız rekabetin men’i davasında yalnızca dava dilekçesinde ileri sürülen ve ispatlanan hususlarda men kararı verilebilir. Mevcut olduğu ileri sürülüp kanıtlanmayan, sadece geleceğe yönelik bir ihtimal olan fiillerin önlenilmesine karar verilmesi mümkün değildir.
Men davası bir eda davası olmakla birlikte tespit davasından farklı olarak bir ‘yapmama emri’ içermektedir. Bu dava sonucunda verilecek hüküm davalının gelecekteki davranışlarının önlenmesine yöneliktir. Davalının bu hükme rağmen eylemlerine son vermemesi durumunda İcra ve İflas Kanunu m.30 ve m.343 gereğince söz konusu hüküm icra takibine konu olabilecektir.[6]
Bu dava ile davacının talepleri; aldatıcı reklamların kaldırılması, kötülemeye sebep olan fiillerin sona erdirilmesi, karışıklık yaratan durumların önlenmesi vb. şeklinde olabilir.
3. HAKSIZ REKABETİN REF’İ DAVASI (Eski Hale İade): Bu dava türü doktrinde izale davası, düzeltme davası, ref ve tahsis davası, eski hale iade davası, haksız rekabet sonucu oluşan durumun ortadan kaldırılması davası gibi farklı isimlerle adlandırılmaktadır[7]
Haksız rekabetin ref’i davasında; müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek kimse haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını isteyebilir.
Bu davanın açılabilmesi için zararın ve kusurun varlığı aranmamakta yalnızca zarar görme tehlikesinin varlığı yeterli olmaktadır. Kusuru bulunmamasına rağmen haksız rekabete sebep olan bir kimsenin mal veya araçlarının imha edilecek olması durumunda, kişinin mülkiyet hakkı büyük ölçüde zedelenebilir.
Örneğin bir markayı taklit ederek ürün satışı yapan firmanın, sattığı ürünlerin toplatılmasına karar verilmesi mümkündür. Zira ürünleri toplamadan da haksız rekabetin ref’i mümkünse o yolun tercih edilmesi gerekir. Mesela ürünler üzerindeki haksız rekabete sebep olan ibare kaldırılabiliyorsa, imha edilmesine karar verilemez. Zararın ortadan kaldırılabilmesi için ürünlerin imhası gerekiyorsa, ürünlerin imhasına karar vermek gerekir.
Kanun hükmünde yer alan ‘maddi durumun ortadan kaldırılması’, ‘beyanların düzeltilmesi’, ‘araçların ve malların imhası’ ifadelerinin nasıl ve ne şekilde yapılacağı belirtilmediğinden dolayı haksız rekabetin ref’i halinde mahkemeler, genel ilkelere göre takdir haklarını kullanarak hakkaniyet ölçütüne göre karar vermektedirler.
Ref davası; men davasını tamamlayıcı nitelikte[8] olduğundan, eğer haksız rekabete neden olan ihlalin olumsuz etkilerinin ortadan kalkmasından sonra ihlalin halen devam etme tehlikesi varsa ref davası ile men davasının birlikte açılması davacı açısından daha faydalı olacaktır.
4. MADDİ TAZMİNAT DAVASI: Maddi tazminat davası, haksız rekabeti doğuran fiili gerçekleştiren kişinin kusurlu olması ve bir zararın meydana gelmesi şartlarının gerçekleşmesi halinde zararın tazmini amacıyla açılır. Haksız rekabet fiilini işleyen kişinin kusuru bulunmuyorsa ve zarar meydana gelmemişse tazminat davası açılamayacaktır.
Ayrıca TTK’ya eklenen 5/A hükmü ve 7155 sayılı Kanunun 20.maddesiyle birlikte haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarını açabilmek için önce arabulucuya başvurulması şartı getirilmiştir.
Haksız rekabet niteliği itibariyle haksız fiil olduğundan, davanın açılabilme şartları Borçlar Kanunun haksız fiil hükümlerine göre belirlenecektir. Bu çerçevede davacı, zarara uğradığını ve zararın miktarını ispatlamak koşuluyla tazminat davası açabilecektir. Zararın miktarının tam olarak tespit edilemediği durumlarda ise hakim somut olayın şartları çerçevesinde hakkaniyete göre karar verir.
TTK m. 56’da “Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.” ifadesi yer bulmuştur. Bu düzenlemenin amacı; failin, mağdurun uğradığı zarar miktarını aşan haksız rekabet kazancından faydalanmasını önlemektir. Bu hükümle birlikte davacı, uğradığı zararın yanı sıra davalının elde etmesi muhtemel gelirlerini de talep edebilmektedir.
5. MANEVİ TAZMİNAT DAVASI: Manevi tazminat davası, kişinin veya işletmenin itibarı, marka değeri veya mesleki onuru gibi kişilik hakları üzerinde haksız rekabetin yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi için açılır.
TTK m.56 “Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini” demek suretiyle Borçlar Kanunun 58.maddesine atıfta bulunarak ilgili maddedeki şartların bulunması koşuluyla manevi tazminata hükmedilebileceğini belirtmiştir. İlgili hükme göre şartlar; kişilik haklarının ihlali, manevi zarar, zarar ile haksız rekabet fiili arasında uygun nedensellik bağı ve failin kusurlu olmasıdır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına[9] göre haksız rekabetin varlığının kesin olduğu hallerde maddi tazminat doğmasa bile davacı lehine uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
Haksız rekabetin sonucu tüzel kişiliğin mağdur olması halinde tüzel kişiler de kişilik haklarından yararlandıkları ölçüde manevi tazminat talebinde bulunma hakkına sahiptir.[10]
VI. HAKSIZ REKABET DAVALARINDA ZORUNLU ARABULUCULUK
Yukarıda değinildiği üzere TTK’ya eklenen 5/A hükmü ve 7155 sayılı Kanunun 20.maddesi uyarınca ticari davalarda önce arabulucuya başvurulmuş olma şartı getirilmiştir.
3. Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
TTK kapsamında haksız rekabet mutlak ticari dava niteliğinde olduğundan dolayı zorunlu arabuluculuk kurumuna tabidir. Haksız rekabet sonucu açılacak davalar incelendiğinde tespit davası, haksız rekabetin men’i davası ve haksız rekabetin ref’i davası nitelikleri itibariyle arabuluculuğa elverişsizdir. Ancak maddi ve manevi tazminat taleplerinin konusu bir miktar paranın ödenmesi olduğundan arabuluculuğa elverişli olup tarafların dava açmadan arabulucuya başvurmaları zorunludur.
VII. SONUÇ
Haksız rekabete maruz kalan ve menfaatleri zarar gören ya da zarar görme ihtimali bulunan kişiler, Türk Ticaret Kanunu kapsamında haksız rekabetin tespiti, haksız rekabetin men’i ve haksız rekabetin ref’i için dava açma hakkına sahiptir. Ayrıca, Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde gerekli koşulların oluşması halinde, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmaları da mümkündür. Bununla birlikte, haksız rekabetten doğan maddi ve manevi tazminat davaları açılmadan önce dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulması gerekir.
------------------------
[1] KARABAĞ, s..56-117
[2] SARAÇ, Büşra, Haksız Rekabet Halleri ve Sonuçları, 2018. s.87
[3] Nomer Ertan, 2016, s.457
[4] ÖRS, s.84
[5] DOMANİÇ/ULUSOY, s.278
[6] ÖZDAMAR/ERMENEK, s.47
[7] İMREGÜN, s.86; ORUÇ, s.65; MİMAROĞLU, s.414; ÖZDAMAR/ERMENEK, s.50; KALE, s.53
[8] SARAÇ, Büşra, Haksız Rekabet Halleri ve Sonuçları, 2018. s.161
[9] Y. 11. H. D., E. 2016/8408. K. 2018/1847
[10] ERDİL, Haksız Rekabet Hukuku, s.305