Makaleler

Daha fazla bilgi için,
lütfen bizimle iletişime geçin


Kurucu Ortak Avukat

Franchise Sözleşmeleri ve Bu Sözleşmelerin Türk Rekabet Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi

*Av. Yakup ERİKEL, Öğr. Stj. Av. Gülsüm BUYRUK

Ticari piyasanın hızlı gelişmesi ve rekabet ortamının artmasıyla firmalar varlıklarını sürdürebilmek için çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Bu yöntemlerden biri de franchise sözleşmeleri kurmaktır. 

Franchise sözleşmesinin kanunda düzenlenmemiş olması (isimsiz sözleşme), içerdiği asgari asli edimlerin fazla olması, bu edimlerin önemlerinin her bir somut ilişkide farklılık gösterebilmesi, birtakım edimlerin bazı franchise sözleşmelerinde yer almaması gibi nedenlerle, gerek Türk Hukuk sisteminde gerekse de yabancı hukuk sistemlerinde ortak bir tanıma ulaşılmasını güçleştirmiştir. [1] 

Genel olarak franchise sözleşmesi: franchise verenin, franchise alana marka, işletme adı, know-how gibi gayri maddi haklarını kullanarak mal veya hizmetlerinin sürümünü yapma yetkisi verdiği ve franchise alanı sürekli olarak destekleme yükümlülüğü altına girdiği; franchise alanın ise franchise verenin gayri maddi haklarını kullanarak ve onun vermiş olduğu talimatlara uyarak kendi ad ve hesabına mal veya hizmetlerin sürümünü yapmayı ve bunların karşılığında belirli bir bedel ödemeyi üstlendiği bir ticari sözleşmedir. [2]  

Rekabet Kurulu tarafından çıkarılan 1998/7 sayılı Franchise Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği'nin 3. maddesinde franchise şu şekilde tanımlanmıştır: “Son kullanıcılara malların yeniden satılması veya hizmetlerin sunumu için kullanılacak olan markalar, ticaret unvanları, mağaza işaretleri, faydalı modeller, tasarımlar, telif hakları, know how veya patentlere ilişkin fikri veya sınai mülkiyet haklarından oluşan bir sistemi ifade eder.” 

Yürürlükten kaldırılan bu tebliğin devamında franchise anlaşması: “Franchise verenin, franchise alana, doğrudan veya dolaylı mali katkı karşılığında, belirli türden mal ve/veya hizmetleri pazarlaması amacıyla bir franchise kullanılması hakkını verdiği ve en azından;

1) Ortak bir marka veya işletme adının kullanılması ve tesislere ve/veya ulaşım araçlarına yeknesak bir görünüm verilmesi;

2) Franchise veren tarafından franchise alana know how aktarılması;

3) Franchise alanın anlaşma süresince franchise veren tarafından sürekli olarak ticari ve teknik açıdan desteklenmesi;

Yükümlülüklerini içeren bir anlaşmadır.” olarak tanımlanmıştır. 

Bir nevi, pazarlama ve dağıtım yöntemi[3] olarak tanımlanan franchise sözleşmesi; iki tarafa tam borç yükleyen (ivazlı), sürekli borç ilişkisi doğuran, tarafların asli edim yükümlülüklerinin birbirinin karşılığını oluşturduğu çerçeve bir sözleşme niteliğindedir.

Franchise, birçok kişi için girişimcilik yolunda önemli bir seçenektir. Zira işletme açmak isteyen kişilere, kurumsal bir markanın tanınmışlığı, işletme modeli, mal ve hizmetleri, reklam ve pazarlama desteği ve eğitim gibi avantajlar sağlar. Ayrıca işletmeyi başlatmak için gerekli olan sermaye miktarını da azaltabilir.

Türkiye’de franchising, 1980’li yıllardan itibaren uygulanmaya başlamıştır. 1985 yılında fast-food alanında Mc Donald’s bu konuda öncülük yapmıştır. Bunu, yine aynı alanda faaliyet gösteren Wendy’s, Wimpy, Kentucky Fried Chicken ve Pizza Hut gibi işletme zincirleri takip etmiştir. 

Bugün için ülkemizde, franchise sistemiyle 200’den fazla (yaklaşık yarısı yabancı, yarısı yerli olan) işletme zinciri ile faaliyette bulunulmaktadır. Bunlar arasında Ülker, Hacıoğlu Lahmacun, Vakko Gömlek, Migros, Sütaş, Altınyıldız, Mudo vd. sayılabilir. 

Franchise sözleşmesinin taraflarından franchise veren ve franchise alanın borçları sözleşmenin asli niteliklerini oluşturur.

FRANCHİSE VERENİN BORÇLARI: 

  1. İŞLETME, PAZARLAMA SİSTEMİNİ VE GAYRİ MADDİ MALLARI FRANCHİSE ALANA KULLANDIRMA BORCU:

Franchising sisteminde franchise veren kendine ait franchise sistemini (işletme, pazarlama sistemini) ve gayri maddi malları franchise alana kullandırma yükümlülüğü bulunmaktadır. Aynı zamanda franchise veren bunların devamını sağlama yükümlülüğü de altındadır. Franchise-verenin bu asli borcu, marka, ticaret unvanı, işletme adı, mal ve/veya hizmetleri tanıtıcı diğer işaretler, know-how vb. fikri ve sınai unsurları kapsayan bir kullandırma yükümlülüğüdür. Bu borç, bu özelliğiyle, franchise sözleşmesi içinde yer alan bir lisans anlaşması niteliği taşır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 18.02.2012 Tarihli, 2011/8930 Sayılı Kararında franchising sözleşmesi kapsamında markanın kullandırılmasını lisans sözleşmesi şeklinde kullandırma olarak kabul etmektedir 

Franchising sözleşmesinde taraflar pazarda müşteri gözünde bir birlik oluşturan işletmeler bütününe yani tek bir imaj altında faaliyet göstererek maksimum oranda sürümün artırılmasını amaçlarlar. Sürümün artırılabilmesi için franchise alanın sisteme entegre olması ve müşteriler karşısında sistemin bir parçasıymış gibi izlenim vermesi gerekir. Rekabet Kurulu tarafından çıkarılan 1998/7 sayılı Franchise Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğinin 7/c maddesinde tek imaj: “arka ve işaretler ile anlaşma konusu olan tesisler ve/veya ulaşım araçlarının yeknesak görünümü…” şeklinde tanımlanmıştır.

  1. FRANCHİSE ALANI DESTEKLEME BORCU: 

Franchise veren kullandırma yükümlülüğünü tam olarak yerine getirebilmek için franchise alanı, onun bu sıfatıyla sürdüreceği ticari etkinliğinde sürekli olarak desteklemelidir. Bu borç, spesifik bir sözleşme kaydında genel olarak formüle edilmiş olabileceği gibi, sözleşmede münferiden düzenlenmiş çeşitli ifa ve edim modelitelerinden dolaylı olarak da anlaşılabilir.[4] Yani bu yükümlülük kullandırma borcunun bir yan edimidir. Borcun konusu, öncelikle, franchise alana, ilgili işletme ve pazarlama sisteminden en verimli şekilde yararlanabilmek için gereksindiği her türlü teknik yardımın danışma hizmeti, eğitim ve kurslarla franchise alanın ve onun personelinin eğitilmesi vb. yollarla- sunulmasıdır. Bunun dışında, franchise alana pazar araştırması, mali danışmanlık, hizmetleri sunulması, reklam ve promosyonlarda franchise alanın işletmesine de yer verilmesi, diğer tanıtım yardımlarının yapılması gibi edimlerde de, bu destek yükümlülüğü somutlaştırılmaktadır. 

FRANCHİSE ALANIN BORÇLARI:

  1. MAL VE/VEYA HİZMETLERİN SÜRÜMÜNÜ KENDİ NAM VE HESABINA YAPMA ve SÜRÜMÜ DESTEKLEME YÜKÜMÜ

Franchising sözleşmesinin temel amacı, sözleşme konusu mal veya hizmetlerin sürümünün yapılmasıdır. Franchise alan, franchise sözleşmesinin konusu olan mal veya hizmetlerin dağıtılması (müşteriye ulaştırılması) borcu altındadır. Franchise alan, bu borcunu ifa ederken, sürümün artması için de faaliyette bulunur.[5] Sürüm artırma faaliyetine reklam, promosyon ve pazarlama örnek olarak verilebilir. Özellikle uygulamada sürümü destekleme borcunun, genellikle asgari miktarda mal çeşidinin satışa sunulması, asgari ciroya ulaşılması gibi yükümlülükler ile somutlaştırıldığı görülmektedir. Bu borcun ifası kural olarak başkasına devredilemez ve bütün sözleşme süresince devamlılık arz eder.

  1. İŞLETME VE PAZARLAMA SİSTEMİNDEKİ FİKRİ VE SINAİ UNSURLARI KULLANMA BORCU 

Franchise sisteminin imaj birliğinin ve yeknesaklığının sağlanması için de sistemdeki gayrimaddi malların tüm franchise işletmelerinde kullanılmasını gerekir. Zira franchise işletmelerinde gayrimaddi malların kullanılmaması, sistemin yeknesaklığını tehlikeye düşürebileceği gibi sistemin tüketiciler nezdindeki imaj birliğini zedeleyebilir. Bu nedenle franchise alan, franchise verene ait marka, işletme adı, know-how vb. unsurlar üzerinde yalnız kullanma (lisans) hakkıyla donanmaz; onun bu unsurları fiilen kullanma borcu da vardır. [6]

  1. SİSTEMİN İÇERDİĞİ (VE/VEYA FRANCHİSE VEREN TARAFINDAN BELİRLENEN) İŞLETME VE PAZARLAMA İLKELERİNE UYMA BORCU ve KONTROLLERİNE KATLANMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Franchising sözleşmesinde; franchise alanların sisteme entegre olması ve franchise işletmelerinin tüketici nezdinde franchise verenin birer şubesiymiş gibi algılanabilmesi ve tüm franchise işletmelerinde mal veya hizmetlerinin sürümünün aynı standart ve kalitede yapılması amaçlanır. Bu amacın yerine getirilebilmesi için franchise verenin franchise alana birtakım talimatlarda bulunması gerekir. Bu nedenle franchise verenin talimatlarda bulunma ve bunlara uyulup uyulmadığını kontrol etme hakkı vardır. Franchise verenin talimat verme hakkının doğal bir sonucu olarak da franchise alanın mal veya hizmetlerin sürümünü yerine getirirken franchise verenin talimatlarına uyma ve kontrollerine katlanma yükümlülüğü bulunmaktadır.[7] 

  1. KARŞILIK (ÜCRET) ÖDEME BORCU

Franchising sözleşmesinde franchise alan, franchise sistemi kullanma ve franchise verenin destekleme yükümlülüğünün karşılığı olarak franchise verene bedel ödemekle yükümlüdür. Franchise alanın bedel ödeme borcu asli edim yükümlülüğüdür ve aynı zamanda franchising sözleşmesinin esaslı unsurlarından birisini oluşturur.[8] 

FRANCHİSE SÖZLEŞMESİNİN BENZER SÖZLEŞMELERLE KARŞILAŞTIRILMASI 

  1. FRANCHİSE SÖZLEŞMESİNİN BAYİLİK SÖZLEŞMELERİNDEN FARKLARI 

Bayilik sözleşmesi, üreticinin malların tamamını veya bir kısmını satmak üzere bayiye göndermeyi, bayinin de buna karşılık üreticinin dağıtım ağına dahil olarak sözleşme konusu mal veya hizmeti kendi ad ve hesabına satma ve bu mal ile hizmetlerin sürümünü arttırma faaliyetlerinde bulunmayı üstlendiği sözleşmedir.[9] 

Bayilik sözleşmeleri, kanunda düzenlenmemiş olmaları, sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşme olmaları, kendi ad ve hesaplarına mal ve hizmetlerin sürümünü artırma borçları ve dağıtım ağına dahil olmaları açısından franchise sözleşmesi ile benzerlik göstermektedirler. Bu özellikleri nedeni ile franchise sözleşmeleri ile karıştırılabilmektedirler. Farklarını maddeler halinde ele alacak olursak:

  • Franchise alan anlaştığı firmanın marka, logo ve ismini sözleşme konusu ticari faaliyetinde kullanma yükümlülüğü altındadır. Yani franchise alan, daima franchise veren firmanın kurumsal kimliğinin sınırları içinde kalmak zorundadır. Fakat bayilik veren firmanın marka, logo, isminin kullanımı konusunda bayilik alan herhangi bir yükümlülük altına girmez. 
  • Franchise sisteminde franchise veren firma tarafından franchise alana tedarik edilen mal ve hizmetin kullanım koşul ve şekilleri franchise veren firma tarafından belirlenmektedir. Ancak bayilik sisteminde bayilik alanın bayilik veren firmaya karşı böyle bir bağlılığı bulunmamaktadır. Bayilik sisteminde bayilik alan mal ve hizmetin satış şart ve koşullarını kendisi belirlemektedir.
  • Franchise veren firmaya, franchise alan marka kullanım bedeli olarak bir miktar ücret ödemek durumda iken, bayilik alanın böyle bir ödeme yapmasına gerek yoktur.
  • Franchisee franchisorle yapılan anlaşma gereğince kazanılan cirodan yalnızca pay ve sabit aidat alabilmekte iken bayilik alan için bu alışılmadık bir durumdur. 

Görüldüğü üzere her iki sistem de uygulamada her ne kadar birbirine çok karıştırılsa, isim olarak birbirleri yerine kullanılsa da sözleşmesel olarak ve işleyiş açısından özünde çok büyük farklıklara sahiptir.   

2. FRANCHİSE SÖZLEŞMESİNİN LİSANS SÖZLEŞMELERİNDEN FARKLARI

Lisans sözleşmesi, lisans verenin lisans alanının ödemeyi üstlendiği belli bir bedel karşılığında fikri-sınai hakkı veya maddi olmayan bir malı kullanma veya ondan yararlanma hakkı veren bir sözleşmedir.[10] 

Franchise sözleşmesinde lisans sözleşmesinde olduğu gibi bir takım gayrimaddi malların franchise alana kullandırılmasını ve franchise alan da bu hakların kullandırılmasının karşılığı olarak bir bedel ödemesini içermektedir. Franchise sözleşmesinin lisans sözleşmesine ilişkin zorunlu unsurları bünyesinde taşıdığından dolayı lisans sözleşmesine ilişkin hükümlerin, franchise sözleşmesinin mahiyetine uygun düştüğü ölçüde kıyasen uygulanabileceği kabul edilmelidir.[11] Franchise sözleşmesi ve lisans sözleşmesi gayri maddi mallar üzerindeki haklardan yararlanmayı sağladığından birbirine benzer pek çok yönleri bulunmaktadır. Bunlar:

  • Her iki sözleşmede iki tarafa borç yüklemektedir. 
  • Franchise veren ve lisans verenin sahip olduğu bilgi ve tecrübeleri karşı tarafa vermelerinin yanında; onlara eğitim vermeleri, ad ve marka haklarını kullandırmaları da söz konusudur. Bununla birlikte tarafların rekabet etmeme borcu vardır. 
  • Franchise veren ve lisans veren karşı tarafı denetleme hakkına sahiptir. 
  • Franchise alan ve lisans alanın sır saklama yükümlüğü vardır. 
  • Franchise alan ve lisans alan kendi ad ve hesabına hareket eder

Birbirine benzer pek çok yönü bulunan franchise ve lisans sözleşmesinin farklılıkları da bulunmaktadır:

  • Lisans sözleşmesinde lisans veren kişi gayri maddi hakların kullanım hakkını karşı tarafa verirken, franchise sözleşmesinde bununla birlikte mal ve hizmetlerin sürümü ve dağıtımının yapılabilmesi için gayri maddi malların dışında mal ve hizmet sürümünün sağlanması için gerekli teknik bilgi ve tavsiyeler de bulunur.                      
  • Lisans sözleşmesinde, franchise sözleşmesindekinin aksine sürümü destekleme gibi asli bir edim yükümlülüğü bulunmamaktadır. 
  • Lisans verenin talimat ve denetim yetkileri franchise sözleşmesine göre oldukça sınırlıdır.

Franchise sözleşmeleri ile lisans sözleşmelerinin birbirinden farklı birçok yönü bulunsa da franchise sözleşmeleri, lisans unsurunu da bünyesinde barındıran daha geniş haklar ve yükümlülükler demetidir[12]

3. FRANCHİSE SÖZLEŞMESİNİN ACENTELİK SÖZLEŞMELERİNDEN FARKLARI

Türk Ticaret Kanunu 102 ila 123. maddeler arasında acentelik düzenlenmiştir. Acentenin tanımı ise m. 102’de yer almaktadır. Buna göre acentelik; “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye tacir denir”.

Acentelik sözleşmeleri ile franchise sözleşmeleri; sürüm artırmaya yönelik olmaları, taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğurmaları ve sürüm organizasyonuna entegrasyon bakımından birbirlerine benzemektedirler. Bu sebeple acentelik sözleşmesine ilişkin hükümler, mahiyetine uygun olduğu sürece franchise sözleşmelerine de uygulanabilir.

  • Franchise alan, franchise verene başlangıçta belli bir miktar ödeme yapar. Sonrasında ise ciroya göre değişen ücret öder. Acente ise müvekkili nam ve hesabına iş görür, başarılı olduğu işe göre ücret alır. 
  • Bununla birlikte acenteler, franchise sözleşmelerine kıyasla daha az risk almaktadırlar.

TÜRK REKABET HUKUKU BAKIMINDAN FRANCHİSE SÖZLEŞMELERİ 

Teşebbüsler üretim ve dağıtım yaparken pek çok işlem yaparlar. Teşebbüsler arasındaki bu ilişkiler rekabet hukukunda genellikle yatay ve dikey ilişkiler olarak sınıflandırılmaktadır. Yatay ilişkiler aynı mal ve hizmet piyasasında, aynı kademesinde birbirleriyle rekabet eden teşebbüsler arasında gerçekleşirken, dikey ilişkiler aynı mal ve hizmet piyasasında bulunan ancak piyasanın farklı seviyelerinde bulunan teşebbüsler arasında gerçekleşir. Yatay ilişkilere örnek olarak iki ilaç firması verilebilir. Dikey ilişkilere ise bir ilaç firması ve ilaç firmaları için cam şişe üreten fabrika örnek olabilir yani dikey ilişkiler genellikle birbirlerine arz- tedarik veya hammadde-ara ürün sağlayan teşebbüsler arasında meydana gelmektedir. 

Franchise sözleşmesinde franchise veren ürünleri franchise alana sağlarken franchise alan bu ürünün dağıtımı (sürümünden) sorumludur. Bu nedenle franchise sözleşmesi dikey ilişki doğuran bir sözleşmedir.

Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4. maddesi rekabeti kısıtlayan anlaşmaları yasaklamaktadır. “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.” Görüldüğü gibi kanun koyucu maddede yatay veya dikey anlaşma ayrımı yapmadan rekabeti kısıtlayan her türlü eylemi yasaklamıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasında rekabeti kısıtlayan olayların neler olabileceği örnekseme yoluyla belirtilmiştir. Ayrıca kanunun 56. maddesinde 4. maddedeki hükme aykırı yapılan anlaşmaların “geçersiz” olacağı belirtilmiştir.

Kanun, rekabeti sınırlandıran anlaşmaları 4. madde ile yasaklamış ve 56. madde ile de geçersiz saymış olsa bile 5. maddesi ile geçersizlikten kurtulma imkanlarını getirmiştir. Bu imkanlar bireysel muafiyet ve grup muafiyeti olarak ikiye ayrılır:

  1. BİREYSEL MUAFİYET:

Rekabet Kurulu, Kanunun 5. maddesinde sayılan şartların tamamının varlığı halinde ilgililerin talebi üzerine, 4. maddeye aykırı anlaşmalara yenilenmesi de mümkün olmak üzere beş yıl için bireysel muafiyet tanıyabilecek ve böylelikle bu anlaşmalar 4. maddeye aykırılığa bağlanan geçersizlik yaptırımından kurtulmuş olacaktır.[13] Bu şartların kümülatif olarak var olması gerekmektedir. Şartlardan yalnızca birisinin eksikliği dahi, muafiyetin verilmesini engelleyecektir. 

  1. GRUP MUAFİYETİ:

Rekabet Kurulu, Kanun'un 5. maddesine dayanarak çıkaracağı bir tebliğle, bir sözleşme çeşidine (sözleşme türüne) genel olarak muafiyet tanırsa, artık bu tebliğde aranan şartları yerine getiren ve bu tebliğde düzenlenen sözleşme çeşidine giren bir anlaşmanın tarafları da yaptıkları bu anlaşma için Kurul'dan ayrıca bireysel muafiyet almaktan kurtulurlar ve muafiyet hükümleri, bildirime ve Kurul'dan ayrıca muafiyet istemeye gerek kalmaksızın, bu anlaşmaya doğrudan uygulanabilir.[14] Belirtmek gerekir ki, eğer ki bir teşebbüs grup muafiyeti kapsamına girmekle birlikte, buna ilişkin Tebliğ’deki şartları sağlamıyorsa, bu durumda ikincil olarak bireysel muafiyet şartlarını karşılamasına ilişkin değerlendirme yapılması gerekmekte, buna göre muafiyetten faydalanmasına ilişkin karar verilmelidir. 

Franchise sözleşmeleri yukarıda bahsedilmiş olduğu gibi dikey anlaşma niteliği taşımaları sebebiyle, 14.07.2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2002/2 Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği kapsamına girmektedir. 

Tebliğ, dikey anlaşmalara Kanun’un 4. maddesinin uygulanmasından grup olarak muaf tutulmasının koşullarını belirlemektedir. Ayrıca, Tebliğ’in uygulanmasına ilişkin yol göstermesi ve Tebliğ’e ilişkin soru işaretlerini gidermesi amacıyla Kurul tarafından 29.03.2018 kabul tarihli “Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz” yayımlanmıştır. 

Sözleşmelerin Tebliğ kapsamında kalabilmesi için:

  1. Dikey anlaşma olması, 
  2. En fazla 5 yıl süreli bir sözleşme olması
  3. Sözleşmeye konu teşebbüslerin %30’luk pay sınırını aşmaması, 
  4. İstisna kapsamında kalmadığı sürece teşebbüslerin birbirlerine rakip olmaması ve 
  5. Anlaşmaya ilişkin uygulanabilecek başka bir grup muafiyet tebliği bulunmaması gerekmektedir. 

Tebliğin 4. maddesi uyarınca teşebbüsler arasında:

  1. Yeniden satış fiyatının belirlenmesi, 
  2. Bölge ve müşteri sınırlaması getirilmesi, 
  3. Seçici dağıtım sistemlerinin ve birleştirilebilen parçalara ilişkin sözleşmelerde sağlayıcının yedek parça satışının sınırlanması

rekabeti doğrudan veya dolaylı olarak engelleme amacı taşıdığı kabul edilmiştir. Bunların ancak belli niteliklerin varlığı halinde muafiyet kapsamında değerlendirilmesi kabul edilmiştir.  

  1. YENİDEN SATIŞ FİYATININ BELİRLENMESİ   

   Tebliğ’in 4. maddesinin a bendi uyarınca, alıcının kendi satış fiyatının sağlayıcı tarafından belirlenmesi açıkça yasaklanmıştır. Ancak maddenin devamında malın satılabileceği en yüksek fiyatın belirlenmesi veya satılması tavsiye edilen fiyatın yer alması mümkün kılınmıştır.

    Uygulamadaki önemi açısından belirtmek gerekir ki, Tebliğ uyarınca alıcının yeniden satış fiyatının belirlenmesi sadece doğrudan olarak değil, dolaylı yollardan da yasaktır. Franchise veren, franchise alıcılarına tavsiye fiyat vermekle birlikte, alıcının bu tavsiye fiyata uymaksızın satış yapması halinde ürün tedarikini kesmesi, cezai şart öngörmesi veya alıcının tavsiye fiyata uyması halinde ek indirimler yapması gibi ek uygulamalar da dolaylı olarak alıcının yeniden satış fiyatını belirlemesi yönünde baskı oluşturduğundan yasak kapsamında kabul edilecek ve bu tip uygulamaların varlığı halinde muafiyetten faydalanılamayacaktır.[15]

  1. BÖLGE VE MÜŞTERİ SINIRLAMASI

Tebliğ’in 4. maddesinin b bendi uyarınca alıcının sözleşme konusu mal veya hizmetleri satacağı bölge veya müşterilere ilişkin kısıtlamalar getirilmesi yasaklanmıştır. Ancak sözleşmenin sınırlı sayıda belirtilen ve aşağıda açıklanan 4 istisna kapsamı dahilinde kalması halinde bölge ve müşteri sınırlaması getirilebilecektir. 

1) Alıcının müşterilerince yapılacak satışları kapsamaması kaydıyla, sağlayıcı tarafından kendisine veya bir alıcıya tahsis edilmiş münhasır bir bölgeye ya da münhasır müşteri grubuna yapılacak aktif satışların kısıtlanması,

  • Aktif Satış; alıcı tarafından doğrudan pazarlama yöntemleri kullanılarak yapılan satıştır. Buna göre, reklam panosu, el ilanı gibi alıcının aktif çabası sonucunda yapmayı amaçladığı satışlar istisna kapsamında sınırlanabilecektir. Ancak; alıcının aktif çabası olmaksızın, müşterinin kendi iradesiyle ürünü alması halini ifade eden pasif satışlar hiçbir şekilde sınırlandırılamamakta ve istisna kapsamında değerlendirilmemektedir. Pasif satışlara örnek olarak internet satışları kabul edilebilir.

2) Toptancı seviyesinde faaliyet gösteren alıcının son kullanıcılara yönelik satışlarının kısıtlanması, 

  • Alıcının toptancı olması halinde, sağlayıcı tarafından temin edilen malları son kullanıcılara satılması kısıtlanabilmektedir. Kılavuza göre, böyle bir kısıtlama getirilmesi dağıtım ağının etkinliğinin korunabilmesi ve mal ve hizmetlerin uç noktalarda eşit koşullarda tüketiciye sunulabilmesi bakımından gerekli görülmektedir.

3) Bir seçici dağıtım sistemi üyelerinin yetkili olmayan dağıtıcılara satış yapmalarının kısıtlanması,

  • Sağlayıcının marka imajını koruması ve kendi belirlemiş olduğu düzeyde hizmet verebilmesine imkân sağlanmaktadır.

4) Birleştirilmek amacıyla tedarik edilen parçaların söz konusu olması halinde, alıcının bunları üretici konumundaki sağlayıcının rakiplerine satmasının kısıtlanması. 

  • Bu istisna kapsamında dikkat edilmesi gereken husus söz konusu tedarik edilen parçaların üretici konumundaki sağlayıcının rakiplerine satmasının sınırlanabileceğidir. Alıcının parçaları rakip olmayan teşebbüslere satması sınırlanamamaktadır.

REKABET ETMEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Franchising sözleşmesinde açıkça kararlaştırılmadıkça franchise alanın sözleşme sonrası rekabet etmeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle sözleşmenin sona ermesinden sonra franchise alanın, sisteme ilişkin bilgi ve tecrübelerini, rekabet piyasasında bizzat kullanmasını ya da başkalarına aktarmasına engel olunabilmesi yani sözleşme sonrasında da rekabet etmeme yükümlülüğünün devam edebilmesi için bir rekabet yasağı anlaşmasının yapılması gerekir. Sözleşme sonrası rekabet yasağı anlaşmasına, acentenin sözleşme rekabet yasağına ilişkin TTK m. 123 hükmünün kıyasen uygulanacağını kabul edilmektedir. Ancak franchising sözleşmesinde sözleşme sonrası rekabet yasağı getirilebilmesi için bu yasaklamanın, 2002/2 sayılı Tebliğ’de belirtilen koşulları da taşıması gerekmektedir. Aksi takdirde sözleşme sonrası rekabet yasağı 2002/2 sayılı Tebliğ’de belirtilen taşımaması nedeniyle RKHK m. 56 uyarınca geçersiz olacaktır.[16] Tebliğin 5. maddesine göre rekabet etmeme yükümlülüğünün belirsiz süreli olmaması ve 5 yılı aşmaması gerekmektedir.

Tebliğin 5. maddesinin b bendine göre, kural olarak taraflar arasındaki sözleşmenin sona erme tarihinden sonrası için alıcıya rekabet etmeme yükümlülüğü getirilemez. Ancak, sözleşme konusu mal ve/veya hizmetlerle ve alıcının faaliyette bulunduğu arazi ile sınırlı olmak üzere alıcıya devredilen know-how’ı korumak için zorunluluk teşkil etmesi durumunda sözleşmenin bitimini takiben 1 yıl süreyle sınırlı olmak üzere ve kamuya mal olmamış know-how’ın söz konusu olması halinde süresiz olarak rekabet etmeme yükümlülüğü getirilebilecektir. 

Rekabet etmeme yükümlülüğü bakımından getirilen son düzenleme ise seçici dağıtım sistemine ilişkindir. Kanun açısından seçici dağıtım sistemlerinin teşebbüsleri dışlamalarının önlenmesi amacıyla bu konuya dair rekabet etmeme yükümlülüğü özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre; seçici dağıtım üyelerine, rakip sağlayıcıların ürünlerini satma yasağı getirilebilir ancak, rakip sağlayıcıların bazılarının ürünlerini satmaya ilişkin yasak getirilemez. Başka bir deyişle, üyelere getirilecek yasak ya rakip sağlayıcıların tümü için getirilecek, ya da hiçbiri için getirilemeyecektir. 

 SONUÇ

Kanunda düzenlenmemiş olan franchise sözleşmesi iki tarafa tam borç yükleyen (ivazlı), sürekli borç ilişkisi doğuran, tarafların asli edim yükümlülükleri birbirinin karşılığını oluşturduğu çerçeve bir sözleşme niteliğindedir. Franchise veren “işletme, pazarlama sistemini ve gayri maddi malları franchise alana kullandırma borcu” ve franchise alanı destekleme borcu içindeyken; franchise alan mal ve/veya hizmetlerin sürümünü kendi nam ve hesabına yapma ve sürümü destekleme yükümü, ı̇şletme ve pazarlama ı̇lkelerine uyma borcu ve kontrollerine katlanma yükümü ve ücret ödeme yükümü altındadır. 

Franchise sözleşmeleri uygulamada bayilik, lisans ve acentelik sözleşmeleri ile karıştırılsa, isim olarak birbirleri yerine kullanılsa da sözleşmesel olarak ve işleyiş açısından özünde çok büyük farklıklara sahiptir.   

Franchise sözleşmeleri dikey ilişki doğuran bir sözleşmedir. Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi rekabeti kısıtlayan anlaşmaları yasaklamaktadır. Kanunun 5. maddesi geçersizlikten kurtulma imkanları getirmiştir. Bu imkanlar bireysel muafiyet ve grup muafiyeti olarak ikiye ayrılır. Franchise sözleşmeleri yukarıda bahsedilmiş olduğu gibi dikey anlaşma niteliği taşımaları sebebiyle, 14.07.2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2002/2 Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği kapsamına girmektedir. 

Ticari hayatta akdedilen bazı sözleşmeler doğaları gereği rekabetçi endişeler barındırmaktadırlar. Bu sözleşmelerin düzenlenme aşamasından itibaren muafiyet kapsamına girip girmeyeceği incelenmeli, sözleşmeler bu şartlara uyum sağlayacak şekilde hazırlanmalı ve bu minvalde, gerekirse muafiyet başvurusunda bulunularak teşebbüsler tarafından önlem alınmalıdır.     

-------------- 

[1] Kırca, Çiğdem, Franchise Sözleşmesi, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 1997.   

[2] Şimşek, Bahar, Franchising Sözleşmesi (Yüksek lisans tezi), T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2015.

[3] UFRAD, Franchising Seminer 4, İstanbul, 23 Mart 1996, s. 10. 

[4]  Gürzumar, Osman Berat, “Franchise Anlaşmaları ve Rekabet Hukuku” Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları, Ankara, 27 Ekim 1999, s. 109.

[5] Topçuoğlu Metin, “Franchise Sözleşmesinde Bağlayıcı Kayıtlar ve Rekabet Hukuku”, BATİDER, C. XXII, S. 1, Ankara, 2003, s. 113-154. (Franchise Bağlayıcı Kayıtlar)

[6] Mendelsohn, The Guide to Franchising, s. 7; Mendelsohn, Franchising Law, s. 179,361 

[7] Sherman, Andrew J., Franchising And Licensing Two Ways To Build Your Business, New York, American Management Association, 1991. 

[8] Mendelsohn, Franchising Law, s. 91-92 

[9] Şenol, Ayşe Nilay, Bayilik Sözleşmesi Sona Ermesi ve Sonuçları, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2011. 

[10] Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayıncılık, s.908 

[11] Franchising Sistemi, Ankara, Nobel Yayın, 1999, s.118-119

[12] Ayata, Yeşim, Franchise Sözleşmesinde Tarafların Borçları, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2015, s. 32

[13] Gürzumar, Osman Berat, “4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. Maddesine aykırı sözleşmelerin Tabi Olduğu Geçersizlik Rejimi”, Rekabet Dergisi, S. 12, 2002, s. 3- 76. (Geçersizlik Rejimi) 

[14] Gürzumar, Osman Berat, “Franchise Anlaşmaları ve Rekabet Hukuku” Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları, Ankara, 27 Ekim 1999, s. 127-128.

[15] Bozkurt, Nur Duygu, Rekabet Hukukunda Distribütörlük, Bayilik ve Franchise sözleşmelerinde Muafiyet Şartları

[16] Şimşek, Bahar, Franchising Sözleşmesi (Yüksek lisans tezi), T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2015.