*Av. Sibel ÖZTÜRK, LL.M, Öğr. Stj. Av. Gülsüm BUYRUK
Her davanın davalı ve davacı olarak iki tarafı vardır. Dava, davacı ve davalı arasında yürür. Dava sonunda verilen hüküm bu taraflar arasında geçerli olurken, davanın tarafı olmayan üçüncü kişiler hakkında yargılama neticesinde karar verilmez. Ancak yargılama sonunda verilecek hüküm sadece davacı ve davalıyı etkilemez. Dava sonucunda hukuki durumu veya hakkı olumsuz yönde etkilenecek olan üçüncü kişiler olabilir. Davanın tarafları dışında, dava sonucundan hukuki durumu veya hakkı olumsuz yönde etkilenecek olan üçüncü kişinin dahil olması davaya müdahaledir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre davaya fer’i müdahale ve asli müdahale olmak üzere iki tür müdahale mümkündür. Asli müdahale üçüncü kişinin görülmekte olan davanın taraflarına karşı ayrı ve bağımsız bir dava açması olup gerçek anlamda bir müdahale değildir. Burada davaya katılana da asli müdahil denir. Görülmekte olan bir davada, üçüncü kişinin taraflardan birisinin yanında, ona yardımcı olmak amacıyla davaya katılması fer’i müdahale, davaya katılan da fer’i müdahildir.[1]
ASLİ MÜDAHALE KAVRAMI ve ASLİ MÜDAHİL
Asli müdahale kavramı, bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilmesi olarak HMK m. 65 de geçer. Örneğin; A B’ye karşı dava açmış, davanın konusu olan taşınmazın kendine ait olduğunu iddia etmiştir. Bu dava devam ederken davanın tarafı olmayan C, arazinin A veya B’ye değil kendisine ait olduğunu iddia ederek ikisine birden asli müdahale davası açabilir.[2]
HMK m. 65’in gerekçesinde asli müdahalenin çelişkili kararların önüne geçmek, gerçeği ortaya çıkartmak, usul ekonomisi, hukukî dinlenilme hakkının tam gerçekleştirmek, muvazaalı yargılamaların önüne geçmek gibi amaçlara hizmet etmek için getirilmiş bir kurum olduğu söylenmiştir.
Asli müdahale üçüncü kişinin bir yükümlülüğü değil, ona tanınan bir imkan ve haktır. Yani asli müdahale talebinde bulunmak kişinin kendi elindedir. Bununla birlikte asli müdahale bir ihtiyaçtır, çünkü asli müdahale görülmekte olan bir davanın konusu üçüncü kişiyi de ilgilendiriyorsa, üçüncü kişinin taraf olarak davaya katılması ve kendi hakkında da hüküm verilmesi ihtiyacını giderir.
Asli müdahil, görülmekte olan dava hakkında hüküm verilmemişken, davanın davacısı ile davalısına karşı davacı sıfatıyla, ilk dava ile aynı mahkemede dava açar. Derdest davayı gören mahkeme asli müdahil davasını, asıl dava ile birlikte yürütür. Bu davanın kendisi ilk davadan farklı, bağımsız bir davadır. Bu nedenle mahkeme her iki dava hakkında ayrı ayrı hüküm verir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27.06.2018 tarihli, Esas: 2018/2685 Karar: 2018/11530 Sayılı kararında: ‘Bilindiği gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 65.maddesine göre, açılan bir davaya dava konusu edilen şey hakkında tarafların dışında hak iddia edilerek o şeyin kendisine ait olduğunu ileri süren ve harcını yatırmak suretiyle davaya dahil olan kimsenin hukuki durumu asli müdahildir. Değinildiği üzere, asli müdahalede dava edilen müddeabih esastır. Anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta hak talebinde bulunulmasına asli müdahale yoluyla yasal olanak yoktur. Bir başka ifade ile asli müdahale dava konusuyla bağlantılı olarak tarafların dışında müstakil hak arama durumudur.
Somut olaya yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca bakıldığında; davacının miras payına yönelik açtığı eldeki davada, asli müdahillerin kendi paylarına yönelik taleplerinin kabul görmeyeceği açıktır.’ Denilmek suretiyle, davada asli müdahalenin söz konusu olması için asıl davanın konusu olan üzerinde kısmen veya tamamen hak iddia edilmesine yönelik olması gerektiği vurgulanmıştır.
FER’İ MÜDAHALE KAVRAMI ve FER’İ MÜDAHİL
Fer’i müdahale kavramı, görülmekte olan dava sonucunda hakkı veya borcu etkilenecek olan üçüncü kişinin taraflardan birinin yanında, onun davayı kazanmasına yardım etmek amacıyla tahkikat sona erinceye kadar davaya katılması olarak HMK da geçmektedir. Örneğin; A internet üzerinden Amazon sitesinden bir bilgisayar satın almış, bilgisayar bozuk çıkması üzerine Amazon sitesine dava açmıştır. Bilgisayar markası olan Dell firması açılacak davadan ve verilecek hükümden etkilenme olasılığı olduğu için davaya fer’i müdahil olarak katılabilir. Dell firması davada taraf olmaz. Bu davanın tarafları A ve Amazon’dur. Firma hukuki yararı varsa isterse Amazon isterse A yanında davaya katılabilir.[3]
Fer’i müdahale, usul ekonomisi ilkesine hizmet eder. Fer’i müdahil davaya katılarak dava sayısını azaltır, aynı zamanda mahkemeler tarafından çelişkili karar verilmesini de engeller. Diğer bir anlatımla, hem kendisine dava açılmasını engeller hem de kendisinin dava açma zorunluluğunu ortadan kaldırmış olur. Fer’i müdahilin yanında katıldığı tarafa destek vermesi ile davanın daha çabuk sonuçlanmasına katkı sağlar.[4]
HMK 66 gerekçesinde belirtildiği gibi fer’i müdahil taraf değil, taraf yardımcısıdır. Fer’i müdahil taraf yardımcısı olması sebebiyle kendi başına işlem yapamaz, yanında katıldığı kişi ile birlikte ve onun lehine olacak şekilde hareket etmelidir. Fer’i müdahil hukuki dinlenilme hakkına sahiptir ancak açıklama ve ispat hakkı taraflar kadar geniş değil sınırlıdır. Fer’i müdahil davayı katıldığı noktadan itibaren takip edebilir, ondan önce yapılmış işlemlere müdahale edemez.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 19.04.2017 tarihli, Esas : 2015/2987 Karar : 2017/1185 Sayılı kararında: ‘6100 sayılı HMK’nun 66. ve devamı maddesinde belirtildiği üzere fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket eder, yani onun yardımcısıdır. Hüküm lehine müdahale edilen taraf hakkında verildiğinden, bu hükme karşı temyiz yoluna başvurma yetkisi aleyhine hüküm kurulan davalıya aittir. Yanında fer`i müdahil olunan davalı, hükmü temyiz etmediğinden, hakkında hüküm kurulmayan fer’i müdahilin tek başına kararı temyiz etme yetkisi bulunmamaktadır.’ Denilmek suretiyle fer’i müdahilin yanında katıldığı taraftan ayrı olarak tek başına işlem yapamayacağı, bunun sonucu olarak fer’i müdahilin davayı tek başına kanun yoluna götüremeyeceği belirtilmiştir.
Müdahilinde yer aldığı asıl davada hüküm müdahile yönelik değil taraflara yönelik verilir. Fer’i müdahil, asıl tarafa yardımcı olmasına rağmen, taraf davayı kaybetmiş olabilir. Asıl taraf bu nedenle fer’i müdahile karşı bir dava açabilir veya fer’i müdahil asıl tarafa karşı bir dava açabilir. İlk davada karara bağlanan sorunların, ikinci davada yeniden incelenip incelenemeyeceği, ilk davada verilen hükmün, ikinci davada kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği, kesin hüküm teşkil etmeyecek ise kesin hüküm etkisi dışında bir etki doğurup doğurmayacağı, açıklığa kavuşturulmalıdır. Ortaya çıkan bu etkiye, müdahalenin etkisi denilmektedir. Fer’i müdahilin yanında davaya katıldığı taraf aleyhine sonuçlanan bir davadan sonra fer’i müdahil ve asıl davada yanında davaya katıldığı tarafla arasındaki hukuki ilişki itibariyle doğacak rücu ilişkisinde -ikinci davada- fer’i müdahil ilk davanın sonucunun yanlış olduğunu iddia edemez. Zira, asıl davada verilen hüküm feri müdahil için hukuken bağlayıcıdır.[5]
Fer’i müdahilin davaya katıldığı zaman çok önemlidir. Çünkü fer’i müdahil davaya katıldığı andan itibaren, tarafa ait usuli işlemleri yapıp tarafa yardım edebilecektir. Önceki işlemlere itiraz edemez ve onların tekrarını isteyemez. Fer’i müdahil davaya geç katılmasının taraftan kaynaklandığını, asıl tarafın davayı iyi yürütemediğini, eksik veya yanlış iddia ve savunmada bulunduğunu, bu nedenle davanın kısmen veya tamamen kaybedilmesine neden olduğunu ileri sürebilir. Bunların yanında, asıl taraf, müdahilin bilmediği iddia ve savunma vasıtalarını ve delilleri kasten veya ağır kusuru ile ileri sürmemişse, müdahil, ikinci davada ilk davanın iyi yönetilmediğini ileri sürebilir.[6] Bu şekilde fer’i müdahil bağlılıktan kurtulmuş olur.
Fer’i müdahale sayesinde üçüncü kişi davaya katılarak, bu dava sonucunda verilecek hükmün kendisini olumsuz biçimde etkilemesini önlemiş olur.[7]
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 5.02.2018 tarihli, Esas: 2017/5276 Karar: 2018/723 Sayılı kararında: ‘Öte yandan, fer’i müdahilin ancak lehine katıldığı tarafla birlikte hareket edebileceği ve tek başına temyiz yetkisi bulunmadığı, hükmü davalının da temyiz etmediği, öte yandan, feri müdahillerin; HMK’nın 69/2. maddesinde belirtilen; “… zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığı veya yanında katıldığı tarafın iddia ve savunma imkanlarını kullanmasını engellediği ya da kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imkanlarının, tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığı’’ yönünde bir iddiasının da bulunmadığı anlaşıldığına göre, feri müdahillerin asıl ve ek karara yönelik temyiz dilekçelerinin REDDİNE…’ denilmiştir.
ASLİ VE FER’İ MÜDAHALE ARASINDAKİ FARKLAR
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 26.02.2003 tarihli, 2003/9-32 E, 2003/96 K Sayılı kararında: ‘Hukukumuza içtihat yoluyla giren asli müdahalede ise; iki kişi arasında belli bir şey veya hak üzerinde dava devam ederken, üçüncü bir kişi, taraflardan bağımsız olarak bu dava konusu olan şey veya hak üzerinde bir hak sahibi olduğunu iddia ederek asli müdahale talebinde bulunur. Asli müdahale davası ilk davadan bağımsız olduğundan ayrı harç ödenir. Aslı müdahilin harç ödemesi ile asli müdahale tamamlanmış olur. Mahkemenin asli müdahale talebin kabulüne karar vermesine gerek yoktur. Asli müdahale (davası) bağımsız (ayrı) bir dava olduğundan bununla dava açılmasının bütün sonuçları doğar. Mahkeme asli müdahale davası hakkında ayrı bir hüküm verir ve asli müdahil verilen hükmü taraflar temyiz etmese bile onlardan bağımsız olarak yalnız başına temyiz edebilir. Görüldüğü gibi, fer’i müdahale ve asli müdahale kurumlarının davadaki konumu ve sonuçları farklıdır.’ Denilmek suretiyle asli ve fer’i müdahale kavramının farkları belirtilmiştir.
SONUÇ
Hukuk yargılamalarında davacı ve davalı taraf haricinde menfaati olan bir üçüncü kişinin yargılamaya katılması müdahale olarak isimlendirilir. Müdahalenin asli ve fer’i müdahale olmak üzere iki türü bulunur. Davaya müdahale türlerinden asli ve feri müdahale kurumları müdahale şartları ve müdahalelerin sonuçları ve usuli açıdan birbirlerinden oldukça farklı kurumlardır. Görülmekte olan bir davada, üçüncü kişinin taraflardan birisinin yanında, ona yardımcı olmak amacıyla davaya katılması fer’i müdahale, davaya katılan da fer’i müdahildir. Asli müdahale ise üçüncü kişinin görülmekte olan davanın taraflarına karşı ayrı ve bağımsız bir dava açması olup gerçek anlamda bir müdahale değildir. Burada davaya katılana da asli müdahil denir.
----------------------------------------
[1] Yasemin Bağlı Tahiroğlu, Medeni Usul Hukukunda Davaya Müdahalede Vekalet Ücreti
[2] Ejder Yılmaz/ Ramazan Arslan/ Sema Taşpınar Ayvaz/ Emel Hanağası, Medeni Usul Hukuku
[3] Hukuk Akademi, Davaya Müdahale
[4] Pekcanıtez, Hakan/Meriç, Nedim, Medeni Usul Hukukunda Feri Müdahale
[5] Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku
[6] HMK m. 69 gerekçesi
[7] Mehmet Akif Tutumlu, 6100 Sayılı HMK’da Fer’i Müdahilin Statüsü, Konumu ve Davaya Katılmasının Koşulları