Makaleler

Daha fazla bilgi için,
lütfen bizimle iletişime geçin


LL.M., Ortak Avukat

Anonim Şirketlerde Haklı Sebeple Fesih Davası

*Av. Sibel ÖZTÜRK, LL.M., Öğr. Stj. Av. Gülsüm BUYRUK 

Anonim şirkette sona erme sebepleri genel sona erme sebepleri ve özel sona erme sebepleri olarak ikiye ayrılır. Özel sona erme sebeplerinden olan ‘haklı sebeple fesih’ 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 531. maddesinde “Sona Erme ve Tasfiye” bölümünde yer alan “Haklı Sebeplerle Fesih” başlığında düzenlenmiştir. 

Anonim şirketin haklı sebeple feshi, kanun koyucu tarafından anonim şirketlerde hakim durumda olmayan, azınlık pay sahiplerine tanınmış en kuvvetli haklardan biridir. Azınlık pay sahipleri bu haklarını kullanmak için mahkemeden fesih talebinde bulunurlar, yani dava açarlar. Davanın öncelikli talebi şirketin feshidir. Davanın davacı tarafı kanun maddesine göre ‘sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri’ ve davalı da anonim şirket tüzel kişiliğidir. Bu oranda paya, bir pay sahibinin sahip olması şart değildir. Birden fazla pay sahibi de bir araya gelerek söz konusu oranı sağlayabilir. Hükümde yer alan “en az” ibaresi nedeniyle, esas sözleşme ile daha düşük bir oran da öngörülebilir.[1] Haklı sebeple fesih davasının açılmasında herhangi bir süre öngörülmemiştir fakat TMK m. 2’nin sonucu olarak azınlığın haklı sebebi öğrenmesinden itibaren uygun bir süre içerisinde bu dava açılmalıdır denilebilir.[2] Kısacası şirketin azınlığı durumundaki pay sahipleri ortaklığın feshini şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden talep etmesi haklı nedenle fesih davasını oluşturur. TTK m. 531 çerçevesinde azınlığın açacağı fesih davasında haklı sebebin bulunması halinde mahkeme tarafından feshe karar verilir.[3] Bu dava azınlığın korunması amacıyla kabul edilmiştir.

Fesih Gerekçesi Olarak Haklı Sebep Kavramı

TMK m. 531 uygulaması bakımından tespiti gereken en önemli husus anonim ortaklığın feshini gerektirecek derecede öneme sahip sebep veya sebeplerin neler olabileceğidir. Özel fesih türlerinden biri olan haklı sebeplerin veya olayların varlığı hususunda neler arandığı kanunda belirtilmemiş olup hangi olayların varlığı halinde mahkeme tarafından şirketin feshine karar verilebileceği hususu öğreti görüşleri ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde şekillenmektedir.[4]

Anonim şirket sermaye şirketi olduğundan dolayı kolektif ve komandit ortaklıkların feshinde olduğu gibi kişisel sebepler haklı sebep sayılmaz. Şöyle ki anonim ortaklıklar bakımından “haklı sebep” olarak nitelendirilebilecek vakıaların, objektif olması ve pay sahibi kimliğinden (pay sahibinin şahsından) bağımsız olması gerekmektedir.[5] Ayrıca fesih talebine konu sebebin şirketin devam etmesinin, doğruluk ve güven kuralına göre dava açan ortaktan beklenemeyeceği duruma gelmesi ve diğer menfaat sahiplerini de (şirket, pay sahipleri ve çalışanlar) etkileyebilecek ölçüde olması durumunda fesih son çare olarak kabul edilir. 

Pay sahipleri arasındaki şahsi ilişkilerin ancak istisnai hallerde ve sadece aile şirketlerinde dikkate alınabileceği hususu, Yargıtay, doktrin ve İsviçre Federal Mahkeme içtihadında dile getirilmiştir. [6]

Anonim şirketlerde;

  • Şirketin yöneticiler tarafından kötü bir yönetime tabi tutulması, 
  • Mali sıkıntılar yaşanması ve bu durumun menfaat sahiplerinin haklarının zedelenmesine neden olması,
  • Kasanın sistematik biçimde boşaltılması, şirketin olanaklarının çoğunluk pay sahiplerine haksız bir şekilde özgülenmesi, şirket varlıklarının israf edilerek hatalı kullanımı, 
  • Geçerli bir sebebe dayanmaksızın kar payının uzun süredir dağıtılmıyor olması,
  • Pay sahiplerine yöneticiler tarafından keyfi olarak farklı davranılması, 
  • Azınlık pay sahiplerinin haklarının sistematik bir şekilde kısıtlanması, azınlık grubun taleplerinin gerekçesiz bir şekilde devamlı reddedilmesi, 

şirketin feshini gerektirecek haklı sebeplere örnek olarak verilebilir. Ancak yukarıda belirtildiği gibi haklı nedenle fesih için örnekler kanunda verilmiş değildir ve bu sebeplerden birinin varlığının kesin olarak ortaklığın feshini gerektirdiğinden söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, her somut olayın şartları özel olarak incelenmeli ve duruma göre karar verilmelidir. Özellikle, TTK’ da özel olarak düzenlenmiş hallerde, öncelikle ilgili özel hükmün uygulanması gerekmektedir. 

Haklı Sebep İstemi Üzerine Mahkemenin Hükmedebileceği Çözümler

  1. Fesih: 

TTK m. 531 uyarınca davacı, mahkemeden anonim şirketin haklı sebeple feshini isteyebilir. Ancak haklı sebeplerin bulunması halinde dahi mahkeme şirketin feshine karar vermek zorunda değildir. Davanın öncelikli talebi şirketin feshedilmesi olsa da şirketin devamlılığı önemlidir. Bu sebeplerle anonim şirkette haklı sebeplerle feshin son çare (ultima ratio) ve tali bir araç olduğunu söylemek mümkündür. Mahkeme öncelikle haklı nedenleri ortadan kaldıracak diğer çözüm yollarına başvurmalı, eğer bunlardan sonuç alınamayacaksa veya böyle çözümler yoksa ancak son çare olarak ortaklığın feshine karar vermelidir.[7] 

Şirketin feshi kararı radikal bir değişim olduğundan dolayı, sadece pay sahiplerini değil, ekonomik bir bütünlük olarak işletmenin tamamını, çalışanlarını ve şirketle ilişki içerisindeki üçüncü kişileri de etkiler. Bu nedenle fesih kararı istisnai bir çözüm yolu olarak tali nitelikte görülür. Alternatif çözümlü olan davada hakim fesih yerine başka çözüm yollarına da karar verebilir. Burada amaç davacı pay sahiplerinin şirketin haklı nedenle feshi davasının bir tehdit aracı olarak kullanmasını da önlemektir.

Anonim şirketin ortaklık yapısının korunması esas olduğundan bu hususu göz önüne alınmış hukukumuzun temel ilkelerinden olan taleple bağlılık ilkesine geniş bir istisna getirilerek mahkemeye fesih davasında fesih dışında pay sahiplerinin şirketten çıkarılmaları veya duruma uygun düşen, tarafların ve ilgililerin menfaatlerini gözeten başkaca alternatif çözümlere karar vermesi yönünde geniş bir takdir yetkisi de vermiştir. Dolayısıyla hakim TMK m. 4 çerçevesinde haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğini inceleyip hukuka ve hakkaniyete uygun olarak kararını vermelidir.

2. Duruma Uygun Düşen ve Kabul Edilebilir Diğer Bir Çözüm:

TTK m. 531’e göre: ‘Mahkeme, fesih yerine …duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.’ Yani mahkeme davacının fesih istemi yerine başka bir hükme karar vermektedir. Burada hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Duruma uygun çözüm, somut olaya çare olan, davacıların ve şirketin çıkarlarını koruyan, kabul edilebilir ve dengeli bir çözümdür.

 2.1. Davacı Azınlık Pay Sahibinin Şirketten Çıkarılması

TTK fesih dışındaki çözümlerin ne olabileceğine örnek olarak ‘davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına’ demiştir. Kanunun getirdiği örnek çözüm şekli davacı azınlığın paylarının karşılığının verilerek çıkarılmasıdır. 

Burada sorun mahkemenin pay sahibinin kendi rızası dışında mahkeme kararıyla şirketten çıkarılmasının mümkün olup olmamasıdır. İsviçre hukukunda, davacı pay sahibinin şirkette kalmak isteyip istemediği hususunun mahkeme tarafından dikkate alınması gerektiği ve bu nedenle davacı pay sahibinin rızası dışında, paylarını satmaya zorlanamayacağı ifade edilmektedir.[8]  Türk hukukunda ise doktrinde tartışmalı kabul edilmekle birlikte mahkemenin davacı pay sahibinin rızası veya talebi bulunmasa bile şirketten çıkarılmasına karar verebileceği görüşü çoğunluktadır.[9]  

2.2. Diğer Çözümler 

Kanuna göre mahkeme fesih ve azınlık pay sahibinin şirketten çıkarılması yerine başka çözümler de öngörebilir. TTK m. 531’in gerekçesinde diğer çözümlere örnek olarak İsviçre öğretisine atıfta bulunarak:

  • Mahkemenin kâr dağıtma zorunluğunu karara bağlayabileceği,
  • Uygun bir yeni pay sahibinin şirkete alınmasını uygun bulabileceği, 
  • Şirketi sağlığa kavuşturabilecek kısmî tasfiyeye de hükmedebileceği belirtilir.
    • Ayrıca 
  • Ana sözleşmenin değiştirilmesi,
  • Bir pay sahibinin yönetim kurulu üyeliğine getirilmesi, 
  • Şirketin bölünmesine

karar verilebilir.

Yargı Kararlarında Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davaları

* Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29/12/2014 tarihli 2015/5994 E., 2015/13820 K. Sayılı kararında:

‘Davacılar vekili, şirketin yüksek karlılığa rağmen müvekkillerine kar payı dağıtılmadığını, sair hakları ile ilgili bilgi de verilmediğini, 2010 yılı genel kuruluna katılmamalarına rağmen imzalarının şüpheli şekilde tamamlandığını, şirket yönetimini elinde bulunduran davalıların usulsüz işlemleri sebebiyle malvarlıklarının ciddi oranda arttığını, ortaklar arasında giderilemeyecek ölçüde güvensizlik ve anlaşmazlık oluştuğunu ileri sürerek, haklı sebeple şirketin feshine  karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, şirketin devamlılığının esas olduğu, davalı şirketin malvarlığıyla şirket ana sözleşmesinde yer alan amaçları rahatlıkla gerçekleştirebilecek durumda ve halen faal olduğu, yönetici ve diğer ortakların şirket mallarını kendi aralarında tasfiye ettiklerine dair bir delil bulunmadığı, kar payına ilişkin iddiaların ise bir sorumluluk davasında etraflıca denetlenebileceği, ortaklar arasında güvensizlik oluştuğuna ilişkin iddianın ciddi bulunmadığı, davalı şirketin tasfiyesini veya davacıların ortaklıktan çıkarılmasını gerektiren haklı bir sebep olmadığı gerekçesi ile şirket hakkındaki davanın esastan reddine karar verilmiştir.’

 * Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09.11.2015 tarihli E.2015/5040, K.2015/11702 Sayılı kararında: 

‘Dava, davalı şirketin 6102Sayılı TTK'nın 531.maddesine dayalı feshi istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, davacılar, davalı şirketin amaç ve konusunun dışında faaliyet göstermesinin yanında şirketin fabrika bina ve arsasının satışına dair faturada makine ve hurda satışına değinilmediği, bunların başka kişilere satılıp şirket ortaklarından gizlenerek kayıtlara geçirilmediği, ibra edilmeyen şirket yöneticisinin özel otomobil giderlerinin diğer ortakların zararına olarak şirketten karşılandığı, şirketin yıllardır zarar ettiği gibi sebepleri de ileri sürdükleri halde, karar yerinde bunlar tartışılıp değerlendirilmemiştir. Bu sebeple mahkemece, davacılar tarafından şirketin feshi için ileri sürülen tüm hususların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve bunların şirketin feshi için haklı neden olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.’

Davacı tarafın öne sürmüş olduğu haklı sebepler tek başına fesih için haklı sebep oluşturmuyor ancak tüm sebepler birleştiğinde ortaklık ilişkisinin devamı çekilemez hale geliyorsa burada da haklı sebebin varlığından söz edilebilecektir. Ancak davacı pay sahiplerinin haklı sebep olarak ileri sürdüğü olayların gerçekleşmesinde kendisinin onayı yahut kusuru bulunmakta ise burada çoğunluğun gücünü kötüye kullanmasından söz edilemeyeceğinden açılan fesih davasında bu sebepler dikkate alınmayacaktır.

Sonuç

Anonim şirkette azınlık pay sahibi olan ortaklar, anonim şirketin haklı sebeple feshini mahkemeden isteyebilirler. Haklı sebep varsa mahkeme feshe karar verebilir ancak bu dava tali bir dava olarak son çare olarak görülür. Kanun koyucu, hakime taleple bağlılık ilkesinin dışına çıkma imkanı tanıyarak, fesih yerine duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar vermesine olanak vermiştir. Böylece işletmenin sürekliliği ilkesi sağlanırken ortaklık yapısı da korunmuş olmaktadır. Hakim duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüm olarak pay sahiplerinin ortaklıktan çıkarılmalarına, bölünme veya sözleşme değişikliğine karar verebilir. Mahkeme benimseyeceği çözümün herkese uygun olmasına ve ortaklar arasındaki ihtilafı kökten çözmesine dikkat etmelidir.

--------------------------------------------------

[1] Oruç Hami Şener, Ortaklıklar Hukuku

[2] Murat Oruç, 6102 TTK’ya göre Anonim Ortaklıktan Haklı Sebeple Fesih İstemine Bağlı Çıkarılma

[3] Doç. Dr. Füsun Nomer Ertan, Anonı̇m Ortaklığın Haklı Sebeple Feshı̇ Davası -TTK m. 531 Üzerine Düşünceler-, s.425

[4] TTK m. 531 gerekçesi

[5] Şahin, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul, 2013. 

[6] Yarg. 11. HD 2.6.2014, E. 2014/3669 K. 2014/10238; BGE 105 II, 114

[7] Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuk 

[8] Sanwald, Austritt und Ausschluss aus AG und GmbH, St. Gallen, 2009

[9] Doç. Dr. Füsun Nomer Ertan, Anonı̇m Ortaklığın Haklı Sebeple Feshı̇ Davası  -TTK m. 531 Üzerine Düşünceler-, s.432