Haberler

Tutuklama Tedbirine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

Anayasa Mahkemesi 7/4/2022 tarihinde, M.U.’nun 2020/18546 numaralı başvurusunda, Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Başvuru Konusu Olaylar

11/06/2020 tarihinde Başsavcılık tarafından devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken belgeleri açıklama suçundan (5237 Sayılı Kanun m.329) başvurucu ve diğer iki şüphelinin tutuklanmaları isteminde bulunmuş ve aynı tarihte Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından sorgusunun ardından tutuklanmalarına karar verilmiştir. 

Başvurucu tutuklama kararına itirazının reddedilmesinin ardından başvurucu 03/07/2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.

Başvurucu hakkında “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama suçundan cezalandırılması” ve ardından “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” istemiyle kamu davası açılmıştır. 

İlk derece mahkemesi kararında, başvurucunun eyleminin yasak bilgileri temin etme suçu kapsamında kaldığı değerlendirilmiş ve bu suçtan verilen 1 yıl 1 ay 10 günlük hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiştir. Başvurucunun devletin güvenliğine ilişkin belgeleri açıklama suçundan cezalandırılması istemiyle açılan davada ise başvurucunun eyleminin yasak bilgileri açıklama kapsamında kaldığı değerlendirilmiş ve 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılması istenmiştir.

Başvuruya konu iddialar:

Başvurucu, hakkında uygulanan tutuklama tedbiri ile; suç işlediğine dair kuvvetli şüphenin bulunmaması, gizli bilgilerin ifasından söz edilemeyeceği, delillerin karartılmasının mümkün olmadığı ve kaçma şüphesinin bulunmaması sebebiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ve

Kamu yararını ilgilendiren yazılar nedeniyle tutuklamanın ağır olması ve kendisi ile diğer basın mensupları üzerinde caydırıcı bir etki doğurması sebebiyle ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 

Yüksek Mahkemenin Değerlendirmesi:

  1. Kişi Hürriyeti ve Güvenliğinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia Bakımından:

Mahkeme; kuvvetli suç belirtisinin bulunması, kanunda öngörülen cezanın ağırlığının kaçma şüphesine ve delilleri karartma şüphesi için yeterli olduğu ve adli kontrol taleplerinin tek başına yeterli olamayacağı gerekçesiyle Anayasa’nın 19.maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir. 

Yüksek Mahkeme ayrıca devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken nitelikteki belgeler söz konusu olduğunda milli güvenliğin, basın özgürlüğünün koruduğu değerlere kıyasla koruduğu değerlere göre daha ağır bastığına karar vermiştir.

  1. İfade ve Basın Özgürlüğüne İlişkin İddia Bakımından:

Başvurucunun suç işlemiş olabileceğinden şüphelenilmesi için inandırıcı delillerin bulunduğu, ayrıca olayda tutuklama nedenlerinin mevcut olduğu ve tutuklamanın ölçülü olduğunun söylenebileceği sebebiyle başvurucunun Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerinde düzenlenen ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Benzer Haberler