Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, Başvurucu Bünyamin Yıldırım tarafından yapılan bireysel başvuruya ilişkin olarak 30/3/2023 tarihli kararıyla her ne kadar karar sanık lehine de olsa davalı tarafından herhangi bir talep olmaksızın hâkim tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi sebebiyle Anayasa’nın 36. Maddesinde teminat altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Başvurunun Konusu:
Başvurucu, bir talebi veya kabulü olmadığı halde mahkeme tarafından verilen hükmün açıklanmasını geri bırakılması kararından ötürü temyiz hakkını kullanamaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Başvuruya Konu Olaylar:
Artvin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 28/5/2018 tarihli iddianame düzenlenmiştir. İlk oturumda başvurucu, atılı suçlamayı kabul etmemiştir. Mahkeme, sanığın ikinci oturumda üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği için etkin pişmanlık hükümlerinden de faydalanmak istemediğini tespit etmiştir.
Ayrıca yapılan oturumlarda başvurucuya, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini isteyip istemediği de sorulmamıştır. Mahkeme 20/3/2019 tarihli dördüncü ve son oturumda başvurucunun isnat edilen silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 2 yıl 17 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
İstinaf talebinden sonra dosya Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından incelenmiş, başvurucunun rızasının olup olmadığı sorulmadan -dosya üzerinden- başvurucu hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi:
Somut olay, adil yargılanma hakkı bağlamında mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. Maddesine göre, diğer tüm şartlar gerçekleşmiş olsa bile sanığın kabul etmemesi halinde verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu durumda ilk derece mahkemesince mahkûmiyet hükümlerinin istinaf/temyiz kanun yolu açık olarak verilmesi gerekir.
Dolayısıyla, mahkemenin başvurucu kabul etmediği hâlde hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi şeklindeki uygulamasının kanuni dayanağının bulunmadığı ve başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen kanunilik ölçütünü karşılamadığı kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu sebeple aynı maddede düzenlenen meşru amaç ve ölçülülük kriterlerine uyulup uyulmadığını ayrıca incelemeye lüzum görmemiştir.
Sonuç olarak, somut olayda başvurucu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul ettiğine dair açık bir beyanda bulunmadığı gibi bu hususta bir dilekçe de sunmamıştır. Böylece başvurucu kabul etmediği hâlde hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Dairenin bu uygulamasının kanuni dayanağı bulunmamaktadır.
Bu durum, Anayasanın 13. Maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık içermekle birlikte Anayasa’nın 36. Maddesinde öngörülen adil yargılanma hakkının kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının da ihlali manasına gelir.