Haberler

AYM: Canan Karatay’a Bir Televizyon Programında Yaptığı Tıbbi İçerikli Açıklamalarından Dolayı Disiplin Para Cezası Verilmesi İfade Özgürlüğünü İhlal Etmektedir

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, başvurucu Mutia Canan Karatay tarafından yapılan bireysel başvuruya ilişkin olarak 30/3/2023 ve R.G. Tarih ve Sayı: 1/6/2023-32208 numaralı kararıyla bir televizyon programında tıbbi konularla ilgili açıklama yapılmasından dolayı Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından disiplin para cezası verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir. 

Başvurunun Konusu:

Başvurucu, depresyon ve beslenme alışkanlıkları arasındaki ilişki hakkında katıldığı bir televizyon programındaki tıbbi içerikli konuşması sebebiyle hakkında disiplin para cezası verilmesinin Anayasanın 26.maddesinde teminat altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmiştir. 

Başvuruya Konu Olaylar:

Canan Karatay, 3/12/2016 tarihinde katıldığı bir televizyon programında depresyon ve beslenme alışkanlıkları arasındaki ilişkiyle alakalı bazı ifadelere yer vermiştir. Genel olarak beslenmenin önemi, depresyonla beslenme arasındaki ilişki konularına değindikten sonra ilaç şirketlerinin ticari kaygılarla hareket ettiğine, antidepresanlarla mutlu olunamayacağına ancak sağlıklı beslenme ile mutlu olunabileceğini belirtmiştir.

Bu ifadeler sonrası başvurucu hakkında ''uzmanlık dışı bir konuda tıbbi değerlendirme yapmak, programı kişisel tanıtım ve reklam aracı haline getirmek, halk sağlığına zarar vermek, tıbbi bir konu ile ilgili ihtilafında kendisi ile farklı düşünen hekimlerle etik olmayan bir biçimde tartışma yöntemi kullanmak'' iddialarıyla disiplin soruşturması başlatılmış ve başvurucuya İstanbul Tabip Odası Onur Kurulunun kararı ile 1.325 TL para cezası verilmiştir. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu, söz konusu kararı onamıştır.

Başvurucu söz konusu kararın iptali talebiyle dava açmıştır. Ankara 13. İdare Mahkemesi 19/12/2019 tarihli kararıyla davayı kesin olarak reddetmiştir. Mahkeme gerekçesinde, başvurucunun uzmanlık alanı dışındaki tartışmalı konuları kesin gibi savunarak kendi kişisel reklamını yaptığı kanaatine varmış ve dava konusu işlemde hukuka aykırılık görmemiştir.

Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi:

AYM’ye göre başvurucu hakkında para cezası verilmesi başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahaledir. Fakat müdahale ile ulaşılmaya çalışılan sağlığın korunması amacının kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçasını oluşturması nedeniyle meşru temelinin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Geriye müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının belirlenmesi kalmıştır. Buna göre temel hak ve özgürlükleri sınırlayan tedbir, toplumsal bir ihtiyacı karşılamalı ve başvurulabilecek en son çare niteliğinde olmalıdır. 

Anayasa’nın 56. maddesinin üçüncü fıkrasına göre "Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak" amacına sahiptir. Bu sebeple sağlık alanında yanlış bilgilerin yayılmasını önlemek için eylem planları geliştirmek ve uygulamak devletin pozitif yükümlülüklerindendir. Bununla birlikte bu yükümlülük ifade özgürlüğünü sınırlayıcı biçimde genişletilemez. 

İfade özgürlüğü de diğer temel haklar gibi toplumun meşru çıkarlarını korumak için kısıtlanabilir. Bireyin ve toplumun sağlığı da bu çıkarlardan biridir. Bununla birlikte, kısıtlama aynı zamanda zorunlu bir ihtiyaca karşılık gelmeli ve orantılı olmalıdır. 

Somut olayda başvurucu, beslenme ile depresyon arasındaki ilişki konusunda televizyon programında yaptığı açıklamalar nedeniyle TTB tarafından disiplin cezası ile cezalandırılmıştır. Başvurucu, uzmanı olmadığı bir alanda açıklamada bulunduğu gerekçesiyle cezalandırılmıştır. TTB, başvurucunun uzmanlık belgesi olmayan bir konuda açıklama yapmasını uygun görmemiştir. Lakin, yapılan her bilimsel açıklama için uzmanlığın kanıtını aramak açıkça ifade özgürlüğünü kısıtlar. Aynı zamanda, başvurucu hem bir kardiyoloji ve iç hastalıkları uzmanı hem de Türkiye'nin bilinen akademisyen ve bilim insanlarındandır. Bu kapsamda depresyon konusu da başvurucunun muhtemelen ilgi alanındadır.

Ek olarak başvurucu, doğru beslenmenin insan psikolojisini olumlu yönde etkilediğini, antidepresanların beklenen faydayı gösteremeyeceğini belirtmiştir. Bu durumu ifade ederken bazı meslektaşlarını töhmet altında bıraksa da bir bilim insanının söyleminin ne olması gerektiğini tespit etmek yargının görevi değildir. Kaldı ki başvurucu, söz konusu konuşmada kişilere somut bir eleştiri yapmaktansa uygulanan yöntemi eleştirmiştir.

Son olarak başvurucunun düşüncelerini açıklarken kendi kitabını referans göstererek kitabının örtülü şekilde reklamını yaptığı mahkemece kabul edilmiştir. Sağlık alanındaki uzmanlık bilgisini kullanarak reklam yapmak ile bilimsel dayanakları olmayan görüşleri savunmak farklıdır. Başvurucunun kitaplarının reklam olarak işaret edilmesi ifade özgürlüğünün daraltılması anlamına gelebilir. İfade özgürlüğünün soyut nedenlerle daraltılması demokratik toplumun gereklerine aykırı olacağı için bunun Anayasa'ya uygun olduğu kabul edilemez. Asıl itibariyle, derece mahkemesi kararlarında söz konusu açıklamaların neden halk sağlığı için tehdit oluşturduğunu somut olarak ifade edilmemiştir. Ayrıca yapılan müdahalenin orantılı olduğundan da bahsedilemez. 

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle başvuruya konu müdahalenin, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir.

Benzer Haberler