Anayasa Mahkemesi 26/7/2023 tarihinde E.2023/36 numaralı dosyada; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlerden kaynaklanan davalarda temyiz için düzenlenmiş “…Konusu yüz bin Türk lirasını aşan...” ifadesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline hükmetmiştir.
Mahkeme’ye; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle değiştirilen 46. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Konusu yüz bin Türk lirasını aşan...” ibaresinin iptali için başvurulmuştur. Başvurunun nedeni olarak öngörülen durumun mahkemeye erişim hakkı, hükmün denetlenmesini talep etme hakkı, ölçülülük ve kanuni hâkim ilkeleri ile bağdaşmadığı belirtilmiştir.
Mahkeme; kuralda belirtilen tutar her yıl yeniden değerleme oranına göre güncellendiğinden işlem veya eylem tarihi, idareye başvuru tarihi, dava tarihi, ilk derece mahkemesi karar tarihi ve istinaf merciinin karar tarihinde tutarın farklı olduğuna, bu hususun temyiz başvurusunda bulunmak için geçerli parasal sınır belirlenirken hangi tarihteki sınıra göre belirleneceğine karar verilmesinde muğlaklık oluşturduğuna değinmiş ve kuralın kanunilik şartını bu gerekçeyle taşımadığına karar vermiştir.
Değerlendirmesinde istinaf başvurusu için konulmuş tutar sınırını ve temyiz başvurusu için konulmuş tutar sınırını ayrı değerlendirmiş, 2023 yılı için yirmi bin Türk Lirası olan istinaf yoluna gitmek için konulmuş tutar sınırını usul ekonomisini göz önünde bulundurarak yerinde bulmuştur. Ancak bölge idare mahkemesince istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve işin esası hakkında karar verilmesi hâlinde bölge idare mahkemesinin ilk elden verdiği bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaması hükmün denetlenmesi hakkına aykırılık teşkil edebilir. Zira Anayasa Mahkemesi, Kanunda belirtilen yüz bin Türk Lirası sınırı beş yüz seksen bir bin Türk Lirası olarak güncellendiği için bu tutarın altında kalan davalarda temyiz yoluna gidilememesinin ve hükmün denetlenememesinin tarafa aşırı külfet yüklediğini, Danıştay’ın iş yükünü hafifletmek için böylesine bir külfetin davacılar aleyhine orantısız bir sınırlama olacağını, menfaatler arasındaki dengeyi davacılar aleyhine bozduğunu ifade etmiş ve kuralın iptaline hükmetmiştir.
Sonuç olarak Mahkeme; beş yüz seksen bir bin Türk lirasının altında kalan tüm vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlerden kaynaklanan davalarda ilk kez davacılar aleyhine hüküm kuran bölge idare mahkemesi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaması hükmün denetlenmesini talep etme hakkına orantısız bir sınırlama getirdiğinden hükmün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.